The eating of delicious food is one of the most intense and poignant pleasures of life.
- Lezzetli yiyecek yemek, hayatın en yoğun ve dokunaklı zevklerinden biridir.
The incident was so poignant.
- Olay çok dokunaklıydı.
This song is very touching.
- Bu şarkı çok dokunaklı.
The next verse is even more touching.
- Bir sonraki ayet bile daha dokunaklı.
When we were small, father used to read us moving stories.
- Biz küçükken babam bize dokunaklı hikayeler okurdu.
This story is interesting, funny and even moving.
- Bu anlatı ilginç, eğlenceli ve hatta dokunaklı.
Tom is quite eloquent, isn't he?
- Tom oldukça dokunaklı, değil mi?
I'm not an eloquent person.
- Dokunaklı konuşan bir kişi değilim.
What a pathetic story!
- Ne dokunaklı bir hikaye!