The city lies east of London.
- Şehir Londra'nın doğusuna uzanmaktadır.
The place where my mother was born is located in the east of our country.
- Annemin doğduğu yer ülkemizin doğusunda bulunmaktadır.
They lost the war on the eastern front.
- Doğu cephesinde savaşı kaybettiler.
He has studied the cultures of Eastern Countries.
- Doğu ülkelerinin kültürlerinin öğrenimini yaptı.
I'm interested in oriental pottery.
- Ben doğu çömlekçiliği ile ilgileniyorum.
The article on Buddhism revived my interest in Oriental religions.
- Budizm makalesi, Doğu dinlerine olan ilgimi yeniden canlandırdı.
I'm interested in oriental pottery.
- Ben doğu çömlekçiliği ile ilgileniyorum.
The article on Buddhism revived my interest in Oriental religions.
- Budizm makalesi, Doğu dinlerine olan ilgimi yeniden canlandırdı.
It goes without saying that camels are very useful in the Middle East.
- Develerin Orta Doğuda çok yararlı olduğunu söylemeye gerek yok.
That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
- O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
Khabarovsk is among the largest cities of the Russian Far East.
- Habarovsk, Rus Uzak Doğusu'nun en büyük şehirleri arasındadır.
Forks were used for many years in Europe and the Near East, but only for cooking.
- Çatallar yıllardır Avrupa'da ve Yakın Doğu'da kullanılıyordu, ama yalnızca yemek pişirmek için.