Tom went directly to his room as soon as he got home.
- Tom eve varır varmaz doğruca odasına gitti.
Tom is drinking directly from the faucet.
- Tom doğruca musluktan içiyor.
In hopes of attaining superhuman powers, Christopher Columbus once stared at the sun for five minutes straight. It didn't work.
- İnsanüstü güçlere ulaşmak umuduyla, Kristof Kolomb bir zamanlar beş dakika güneşe doğruca dik dik baktı.İşe yaramadı.
He said the words came straight from his heart.
- O kelimelerin doğruca kalbinden geldiğini söyledi.
He sat in silence and was looking straight ahead of him.
- O sessizce oturdu ve doğruca ona bakıyordu.
Tom went directly to his room as soon as he got home.
- Tom eve varır varmaz doğruca odasına gitti.
Why don't you just speak directly to Tom?
- Niçin doğruca sadece Tom'la konuşmuyorsun?
Tom walked right into Mary's trap.
- Tom doğruca Mary'nin tuzağına yürüdü.
Tom saw how exhausted Mary was and told her to go right to bed.
- Tom Mary'nin ne kadar yorgun olduğunu gördü ve ona doğruca yatağa gitmesini söyledi.