Your analysis of the situation is accurate.
- Sizin durum analiziniz doğrudur.
The sentence is not grammatically accurate.
- Cümle dil bilgisi yönünden doğru değildir.
What he said is true.
- Onun söylediği doğru.
His story may not be true.
- Hikâyesi doğru olmayabilir.
Are you brushing your teeth properly?
- Dişini doğru dürüst fırçalıyor musun?
Don't play dumb. Answer my question properly!
- Aptal numarası yapma. Soruma doğru dürüst cevap ver.
Jane will get straight A's.
- Jane doğrudan A alacaktır.
Give it to me straight.
- Onu doğruca bana ver.
The right mind is the mind that does not remain in one place.
- Doğru akıl bir yerde kalmayan akıldır.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
The man looked at Tom, then vanished through the stage door out into the dark London street.
- Adam Tom'a baktı, sonra sahne kapısından dışarı karanlık Londra caddesine doğru gözden kayboldu.
The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
- Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
Tom is walking backwards.
- Tom geriye doğru yürüyor.
Tom took a step backwards.
- Tom, geriye doğru bir adım attı.
We've found him to be the right man for the job.
- Biz, onun bu iş için doğru adam olduğunu keşfettik.
If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
- Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
As soon as the three doctors had left the room, the Fairy went to Pinocchio's bed and, touching him on the forehead, noticed that he was burning with fever.
- Üç doktor odadan çıkar çıkmaz Peri, Pinokyo'nun yatağına doğru gitti ve alnına dokununca onun ateşler içinde yandığını gördü.
Tom is telling the truth, I'm fairly certain.
- Tom doğruyu söylüyor, ben oldukça eminim.
Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate.
- Tom'un davranışı nedeniyle mahkeme Mary'nin hesabının doğru olduğuna inanıyor.
Is this the right way to the museum?
- Bu, müzeye giden doğru yol mu?
Is this the right way to the station?
- Bu, istasyona giden doğru yol mu?
Tom is walking backwards.
- Tom geriye doğru yürüyor.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.