divisible by two

listen to the pronunciation of divisible by two
Английский Язык - Турецкий язык

Определение divisible by two в Английский Язык Турецкий язык словарь

even
{f} eşit olarak bölüştürmek
even
{s} dengeli
even
tam (sayı)
even
de
even
hatta ve hatta
even
acısını çıkarmak
even
bile

O bir sineğe bile zarar veremez. - She can't even harm a fly.

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor. - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.

even
engebesiz
even
daha da

Şimdi sizi daha da çok seviyorum arkadaşlar! - Now I love you guys even more!

İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti. - As cultural exchange continued between the two countries, their mutual understanding became even deeper.

even
hatta

Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir. - Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas.

Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile. - There's proper etiquette for everything, even an orgy.

even
da
even
tamamıyla

Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun? - Do you even remember Tom?

even
{s} temkinli
even
neredeyse

Bugün bile onun teorisi neredeyse inkar edilemez olarak kalmaya devam etmektedir. - Even today, his theory remains practically irrefutable.

Seni neredeyse hiç tanımıyorum. - I hardly even know you.

even
{s} düz, engebesiz
even
dahi

Biz dahi Tom'dan hoşlanmıyoruz. - We don't even like Tom.

Tom'un neye benzediğini dahi hatırlamıyorum. - I don't even remember what Tom looked like.

even
düzeltmek
even
{s} başabaş
Английский Язык - Английский Язык
even
divisible by two

    Расстановка переносов

    di·vis·i·ble by two

    Турецкое произношение

    dîvîzıbıl bay tu

    Произношение

    /dəˈvəzəbəl ˈbī ˈto͞o/ /dɪˈvɪzəbəl ˈbaɪ ˈtuː/
Избранное