Rahatsız etme korkusuyla sizi aramadım.
- I didn't call on you for fear of disturbing you.
Sizi rahatsız etmiyorum, değil mi?
- I'm not disturbing you, am I?
Ben onu huzur bozucu buldum.
- I found it disturbing.
Bu çok rahatsız edici.
- This is is deeply disturbing.
Az önce rahatsız edici bir söylenti duydum.
- I've just heard a disturbing rumor.
Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I'm sorry for disturbing you.
Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
- They are talking loudly when they know they are disturbing others.
Sizi rahatsız etmediğimi umuyorum.
- I hope I'm not disturbing you.
Ne olursa olsun seni rahatsız etmeye niyetim yok.
- I have no intention whatever of disturbing you.
Tom Mary'yi gece geç saatte rahatsız etmek istemedi, ama acil bir durumdu.
- Tom didn't want to disturb Mary so late at night, but it was an emergency.
Onu rahatsız etmek istemedim.
- I didn't want to disturb her.
Sizi rahatsız etmediğimi umuyorum.
- I hope I'm not disturbing you.
Çalışırken beni rahatsız etmeyin.
- Don't disturb me while I'm studying.
Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
- They are talking loudly when they know they are disturbing others.
Tom Mary'yi gece geç saatte rahatsız etmek istemedi, ama acil bir durumdu.
- Tom didn't want to disturb Mary so late at night, but it was an emergency.
A school of fish disturbed the water.
... and you discover a very disturbing pattern. ...
... These things are disturbing. ...