Mike rahatsız edilmemesini rica etti.
- Mike asked that he not be disturbed.
Haber onu çok rahatsız etti.
- The news disturbed her greatly.
Gürültü, benim uykumu rahatsız etti.
- The noise disturbed my sleep.
Sizi rahatsız ettiysem üzgünüm.
- I am sorry if I disturbed you.
Tom Mary'yi gece geç saatte rahatsız etmek istemedi, ama acil bir durumdu.
- Tom didn't want to disturb Mary so late at night, but it was an emergency.
Onu rahatsız etmek istemedim.
- I didn't want to disturb him.
Çalışırken beni rahatsız etmeyin.
- Don't disturb me while I'm studying.
Tom Mary'yi gece geç saatte rahatsız etmek istemedi, ama acil bir durumdu.
- Tom didn't want to disturb Mary so late at night, but it was an emergency.
Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
- They are talking loudly when they know they are disturbing others.
Tom Mary'yi gece geç saatte rahatsız etmek istemedi, ama acil bir durumdu.
- Tom didn't want to disturb Mary so late at night, but it was an emergency.
A school of fish disturbed the water.
... who is mentally disturbed and we have got to make sure they don't get weapons. ...
... is mentally disturbed, and we've got to make sure they don't get weapons. But we ...