Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
- Tom isn't very different from anybody else.
Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?
- Am I that much different from everyone else?
Tom değişik bir cevap verdi.
- Tom gave a different answer.
Değişik ülkelerden geliyoruz.
- We come from different countries.
Bu düşündüğümden farklı.
- This is different from what I thought.
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
- Your ideas are different from mine.
Senin yaptığından başka türlü yapardım.
- I would do it in a different way than you did.
Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.
- You can get to her house in a variety of different ways.
Çok sayıda çeşitli kurabiyeler var.
- There are many different types of cookies.
Jimmy'nin resimleri diğer insanlarınkinden farklıydılar.
- Jimmy's pictures were different from other people's.
Tom'u ilk kez gördüğümde, onun şimdiye kadar karşılaştığım diğer bir erkekten farklı olduğunu biliyordum.
- When I first laid eyes on Tom, I knew he was different from any other man I'd ever met.
Tom ve Mary farklı kapılardan ayrıldı.
- Tom and Mary left through different doors.
Afrika filleri savana ve orman filleri olmak üzere iki farklı türe ayrılır.
- African elephants are divided into two different species: savannah and forest elephants.