Bir arkadaşım Emily Dickinson ile uzaktan akraba.
- A friend of mine is distantly related to Emily Dickinson.
O, ona uzaktan akrabadır.
- He is distantly related to her.
Mary soğuk bir şekilde pencereden dışarıya baktı.
- Mary stared distantly out the window.
O, ona uzaktan akrabadır.
- She is distantly related to him.
O, ona uzaktan akrabadır.
- He is distantly related to her.
O, ona uzaktan akrabadır.
- She is distantly related to him.
Biz birbirimizden kilometrelerce uzakta yaşıyoruz.
- We live many miles distant from each other.
Tom soğukkanlı, mesafeli ve kibirli.
- Tom is cold, distant and arrogant.
Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.
- This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant.
Bir arkadaşım Emily Dickinson ile uzaktan akraba.
- A friend of mine is distantly related to Emily Dickinson.
Tom benim uzaktan bir akrabam.
- Tom is a distant relative of mine.
O, ona uzaktan akrabadır.
- She is distantly related to him.
Bir arkadaşım Emily Dickinson ile uzaktan akraba.
- A friend of mine is distantly related to Emily Dickinson.
Tom soğukkanlı, mesafeli ve kibirli.
- Tom is cold, distant and arrogant.
Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.
- This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant.
Tom soğukkanlı, mesafeli ve kibirli.
- Tom is cold, distant and arrogant.
Mary soğuk bir şekilde pencereden dışarıya baktı.
- Mary stared distantly out the window.
She was surprised to find that her fiancé was a distant relative of hers.
Ever since the trauma she has been totally distant to me.