İki ülke bu ihtilaf üzerine politik bir anlaşmaya vardı.
- The two countries came to a political settlement over this dispute.
Leyla bir tedarikçiyle olan acı bir hukuki ihtilaf sonrasında şirketini kaybetti.
- Layla lost her company after a bitter legal dispute with a supplier.
Sendika tartışma için hükümetten arabuluculuk istedi.
- The union has asked for the mediation of the government in the dispute.
Tartışma sonunda halledildi.
- The dispute was finally settled.
Yasa tasarımız hakkında bir anlaşmazlık vardı.
- There was a dispute about our bill.
Görüşmelerden sonra iki taraf, anlaşmazlık konusunda bir uzlaşmaya vardılar.
- After much negotiation, the two sides in the dispute reached a compromise.
Onlar münakaşaya karışmak istemediler.
- They did not wish to become embroiled in the dispute.
Endüstriyel anlaşmazlıklar hala bir sorundur.
- Industrial disputes are still a problem.
Zaferi sonuna kadar tartıştık.
- We disputed the victory to the end.
Ancak uzun bir tartışmadan sonra bir sonuca vardılar.
- Only after a long dispute did they come to a conclusion.
The theory, though common, was widely disputed.
They disputed the issue loudly and vehemently.
They disputed my well-intended proposal.
to dispute assertions or arguments.
... off its elevators and its climate systems, stranding thousands of people until a disputed ...