displaying or feeling anger

listen to the pronunciation of displaying or feeling anger
Английский Язык - Турецкий язык

Определение displaying or feeling anger в Английский Язык Турецкий язык словарь

angry
öfkeli

Öfkeli kalabalık binaya saldırdı. - The angry mob attacked the building.

Öfkeli isen tartışma ve tok isen yemek yeme. - Don't argue when you are angry and don't eat when you are full.

angry
{s} kızmış

Başkan Jefferson kızmıştı. - President Jefferson was angry.

O, kendisine kızmıştı. - He was angry with himself.

angry
kızgın

Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu. - Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.

Sebep olmadan asla kızgın olmam. - I'm never angry without reason.

angry
sinirli

Tom sinirli ve öfkeli görünüyor. - Tom seems frustrated and angry.

Tom evde kaydettiği futbol maçını izlemek için can atıyordu ve birinin son skordan bahsetmesine kulak misafiri olduğunda sinirliydi. - Tom was looking forward to watching the football match he had recorded at home, and he was angry when he overheard someone mention the final score.

angry
{s} hiddetli

Oldukça hiddetli görünüyorsun. - You look pretty angry.

angry
kabarmış
angry
(hava) fırtınalı
angry
gazaplı
angry
darılmak
angry
dargın
angry
{s} hırslı
angry
gazapla
angry
angrily hiddetle
angry
angry about a thing bir meseleden dolayı darılmış
angry
(sıfat) kızgın, kızmış, hırslı, öfkeli, hiddetli, iltihaplı, kızarmış, fırtınalı
angry
{s} kızarmış
angry
gücenmiş darılmış
angry
{s} fırtınalı
Английский Язык - Английский Язык
angry

An angry mob started looting the warehouse.

displaying or feeling anger

    Расстановка переносов

    displaying or feel·ing an·ger

    Турецкое произношение

    dîspleyîng ır filîng änggır

    Произношение

    /dəˈsplāəɴɢ ər ˈfēləɴɢ ˈaɴɢgər/ /dɪˈspleɪɪŋ ɜr ˈfiːlɪŋ ˈæŋɡɜr/
Избранное