(Askeri) DAĞINIK TESİSLİ HAVA MEYDANI: Bakım ve onarım tesisleri, uçakların inip kalkacakları, yerin mümkün olduğunca uzağına serpiştirilmiş hava meydanı
(Askeri) DAĞINIK ŞEKİL, DAĞINIK NİZAM (DZ.): Birliklerin, düşman ateş tesirini azaltmak üzere aldıkları şekil. Bu terim; birliklerin muharebe maksadıyla yayılmasında kullanılan "extended formation" dağınık düzen terimi ile karıştırılmamalıdır
(Askeri) DAĞINIK İNTİKAL ŞEKLİ: Çıkarma araçlarının derinliğine ve genişliğine daha fazla yayılmalarını sağlayan, gemiden kıyıya intikal şekli. Bu şekil nükleer silah faktörü tehdit oluşturduğu zaman kullanılır
(Askeri) DAĞITILMIŞ NÜKLEER SİLAHLAR: Bu terim, silahların, Nükleer Enerji Komisyonu ile Milli Savunma Bakanlığı arasında devri ile ilgili olarak kullanıldığı zaman, Milli Savunma Bakanlığına devredilip bu, bakanlık nezaretine intikal etmiş silahları ifade eder
(Askeri) DAĞINIK DEPOLAMA SAHASI: Bir deponun; ana tesisinden, coğrafi bakımdan uzak; fakat başka bir tesise hesap vermek durumunda olmayan kısmi ve tali tesisi
Distributed generation generates electricity from many small energy sources. It has also been called also called on-site generation, dispersed generation, embedded generation, decentralized generation, decentralized energy or distributed energy
To scatter abroad so as to drive to different parts; to distribute; to diffuse; to spread; to scatter, so as to cause to vanish; to dissipate; as, to disperse vapors
A virtual team (also known as a geographically dispersed team or GDT) is a group of individuals who work across time, space and organizational boundaries with links strengthened by webs of communication technology
When something disperses or when you disperse it, it spreads over a wide area. The oil appeared to be dispersing The intense currents disperse the sewage
When a group of people disperses or when someone disperses them, the group splits up and the people leave in different directions. Police fired shots and used teargas to disperse the demonstrators The crowd dispersed peacefully after prayers. = break up
move away from each other; "The crowds dispersed"; "The children scattered in all directions when the teacher approached"; to cause to separate and go in different directions; "She waved her hand and scattered the crowds