Ken'i kovmak zorundayım.
- I have to dismiss Ken.
O bir bahçıvanı işten çıkardı.
- She dismissed a gardener.
Müdür onu işten çıkarma ile tehdit etti.
- The manager threatened him with dismissal.
Onun kovulması garip.
- It is strange for him to be dismissed.
Onun kovulması için hiçbir sebep yok.
- There is no reason why he should be dismissed.
Müdür onu işten çıkarma ile tehdit etti.
- The manager threatened him with dismissal.
Saygısız insanlardan nefret ederim.
- I hate dismissive people.
Kibirli olduğunuzu bilmiyor musunuz?
- Don't you know that you're being dismissive?
Müdür onu işten çıkarma ile tehdit etti.
- The manager threatened him with dismissal.
Polisler insanları kovdu.
- The police dismissed the people.
Onun kovulması için hiçbir sebep yok.
- There is no reason why he should be dismissed.
He was dismissed for 99 runs.
He dismissed all thoughts of acting again.
The soldiers were dismissed after the parade.
The company dismissed me after less than a year.
The court dismissed the case.
... you so that when you dismiss a notification on one device-- ...