Tom genellikle kirli tabakları bir hafta kadar biriktirir, sonra onları yıkar.
- Tom usually lets dirty dishes pile up for a week, then he washes them.
Sabah kahvaltısı tabakları hâlâ lavabonun içerisindeydi.
- The breakfast dishes were still in the sink.
Menünün içinde büyük bir çeşit yemek vardı.
- There was a great variety of dishes on the menu.
Biftek ve havyar benim favori yemeklerim.
- Steak and caviar are my favorite dishes.
Tam bulaşıkları kaldırdıktan sonra, Joan kapı zilinin çaldığını duydu.
- Just after putting away the dishes, Joan heard the doorbell ring.
Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.
- Put these dishes inside the drawer, please.
Onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.
- I would rather die than live in dishonor.
Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz.
- Perhaps you would have preferred a French dish.
a dish of stew.
this dish is filling and easily made.
It's your turn to wash the dishes.