Tom ve Mary durumu görüşüyorlar.
- Tom and Mary are discussing the situation.
Tom ve Mary sorunlarını John'la görüşüyordu.
- Tom and Mary were discussing their problems with John.
İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
- Please make an appointment to come in and discuss this further.
Seninle bir şey görüşmek istiyorum.
- I'd like to discuss something with you.
İlerde bunu tartışmak için sebep olmadığını anlıyorum.
- I see no reason to discuss it further.
Onu burada tartışmak istemiyorum.
- I prefer not to discuss it here.
Tom işini konuşmaktan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like to discuss his work.
Seninle fiyat hakkında konuşmak istiyorum.
- I would like to discuss about the price with you.
Sorunlarımdan söz etmek istemiyorum.
- I don't want to discuss my problems.
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
- Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
Bu konu tartışılmaya değer.
- That topic is worth discussing.
For she was giuen all to fleshly lust, / And poured forth in sensuall delight, / That all regard of shame she had discust, / And meet respect of honour put to flight .
Pistol: Discuss unto me; art thou officer? Or art thou base, common and popular?.
... pointed out some possibility, but were just still discussing ...
... from what you were discussing. ...