He drove carelessly and had an accident.
- Dikkatsizce sürdü ve bir kaza geçirdi.
I carelessly deleted your e-mail address and had to ask Russell in New Zealand for it.
- Ben dikkatsizce e-posta adresini sildim ve onun için Yeni Zelandadaki Russel'den rica etmek zorunda kaldım.
He survived an accident last year, but still drives recklessly.
- Geçen yıl bir kaza atlattı ama yine de dikkatsizce araç kullanıyor.
He drove carelessly and had an accident.
- Dikkatsizce sürdü ve bir kaza geçirdi.
If you drive carelessly, you will miss your turn.
- Eğer dikkatsizce sürersen, sıranı kaçıracaksın.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
By lack of attention, she hit the post with her car.
- Dikkatsizlikten,arabasıyla direğe çarptı.
You should pay more attention to your own safety.
- Kendi güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin.
We should proceed with great caution.
- Büyük bir dikkatle devam etmeliyiz.
Caution, the doors are now closing!
- Dikkat, kapılar şimdi kapanıyor.
I have taken everything into consideration.
- Her şeyi dikkate aldım.
You must take the fact into consideration.
- Gerçeği dikkate almalısın.
Tom failed to heed warning signs.
- Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.
He paid no attention to my warning.
- Uyarımı dikkate almadı.
He came regardless of my instructions.
- Benim talimatlarımı dikkate almadan geldi.
Everyone has gone towards the ruin regardless of warnings.
- Herkes uyarıları dikkate almadan harabeye doğru gitti.
Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed.
- Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
I make a point of arranging sentences in my mind before writing them down.
- Yazmadan önce cümleleri aklımda düzenlemeye dikkat ederim.
While driving, mind the potholes.
- Araba sürerken, çukurlara dikkat et.
Beware of pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.
Beware of falling rocks!
- Düşen kayalara dikkat edin!
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
Look out for the wild dog!
- Vahşi köpeğe dikkat edin!
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
I didn't notice the light turn red.
- Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.
He took no notice of my advice.
- O, benim tavsiyemi dikkate almadı
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
- Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
Take heed of her advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
The recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir.
Recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.
Watch out for thieves around here.
- Civardaki hırsızlara dikkat edin.
Watch out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.
Please take note of that.
- Lütfen ona dikkat et.
You need to take note of this!
- Buna dikkat etmelisin!
The forest fire occurred through carelessness.
- Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
- Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
I hope my mistake will escape his notice.
- Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.
It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.
Beware of pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.