dikkatlice

listen to the pronunciation of dikkatlice
Турецкий язык - Английский Язык
attentively

Tom listened attentively. - Tom dikkatlice dinledi.

Listen attentively to what I say. - Söylediğimi dikkatlice dinle.

Carefully, attentively, cautiously
Attentively, carefully, cautiously
attentively, carefully
sharp
carefully

The policeman lifted the box carefully. - Polis kutuyu dikkatlice kaldırdı.

He prepared his speech very carefully. - Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.

cautiously

They entered cautiously. - Onlar dikkatlice girdiler.

Tom walked cautiously down the dark alley. - Karanlık sokakta dikkatlice aşağıya doğru yürüdüm.

well
thoughtfully
dikkat
care

I'm the type who likes to think things over very carefully. - Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.

You must take care when you cross the road. - Yolu geçerken dikkat etmelisin.

dikkat
attention

You should pay more attention to your own safety. - Kendi güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin.

By lack of attention, she hit the post with her car. - Dikkatsizlikten,arabasıyla direğe çarptı.

dikkat
caution

Everything should be done with the greatest caution. - Her şey en büyük dikkatle yapılmalı.

Caution, the doors are now closing! - Dikkat, kapılar şimdi kapanıyor.

dikkat ederek, dikkatlice
by considering carefully
dikkat
attention, caution; care, carefulness, heed, assiduity, regard; Look out!, Watch out!, Be careful!, Attention!
dikkat
discretion
dikkat
(Hukuk) consideration

I have taken everything into consideration. - Her şeyi dikkate aldım.

You must take the fact into consideration. - Gerçeği dikkate almalısın.

dikkat
warning

He paid no attention to my warning. - Uyarımı dikkate almadı.

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

dikkat
regard

He came regardless of my instructions. - Benim talimatlarımı dikkate almadan geldi.

He was fighting regardless of his wound. - O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.

dikkat
circumspection
dikkat
be careful!

You must be careful not to make him angry. - Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.

I advise you to be careful in making notes for the lecture. - Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

dikkat
mind

While driving, mind the potholes. - Araba sürerken, çukurlara dikkat et.

I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake. - Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.

dikkat
beware of

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Beware of pickpockets here. - Burada yankesicilere dikkat edin.

dikkat
nota bene
dikkat
diligence
dikkat
(Bilgisayar) careful

He seldom gets sick because he is careful about his health. - Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

dikkat
fetish
dikkat
cate
dikkat
(Bilgisayar) look out

Look out! There's a truck coming! - Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!

Look out! There's a car coming. - Dikkat! Gelen bir araba var.

dikkat
{i} notice

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

I didn't notice the light turn red. - Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.

dikkat
count

At last, they began to count down cautiously. - Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.

In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world. - Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.

dikkat
heed

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

They gave no heed to the warning. - Uyarıya dikkat etmediler.

dikkat
intentness
dikkat
carefulness
dikkat
{i} attentiveness

Do your work with more attentiveness. - Biraz daha dikkatli çalışır mısın?

dikkat
solicitude
dikkat
taking care of
dikkat
considerations
dikkat
in attention
dikkat
watchfulness
dikkat
remark

She achieved remarkable results. - O, dikkate değer sonuçlar elde etti.

Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique. - Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.

dikkat
watch out

Watch out mom, these are coming your way! - Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.

Watch out for thieves around here. - Civardaki hırsızlara dikkat edin.

dikkat
note

I advise you to be careful in making notes for the lecture. - Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

Please take note of that. - Lütfen ona dikkat et.

dikkat
fore

The forest fire occurred through carelessness. - Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.

If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children! - Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!

dikkat
shun
dikkat
Notice!

Notice how the player uses his elbows. - Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.

I hope my mistake will escape his notice. - Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.

dikkat
Beware!

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Beware of pickpockets here. - Burada yankesicilere dikkat edin.

dikkat
careful attention
dikkat
ware
dikkat
application
dikkat
cave
dikkat
cautiousness
dikkat
Be careful!/ Look out!
dikkat
ear(1)
dikkat
beware

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Beware of pickpockets here. - Burada yankesicilere dikkat edin.

dikkat
studious
dikkat
rigor
dikkat
cognizance
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение dikkatlice в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Dikkat
(Osmanlı Dönemi) SAAL
Dikkat
(Osmanlı Dönemi) ÇÜ
DİKKAT
(Osmanlı Dönemi) İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet ve kıymet verme
dikkat
Dikkat ediniz! anlamında bir uyarma sözü
dikkat
Dikkat ediniz!
dikkat
İlgi, özen
dikkat
Bilinç etkinliğinin belli bir nesne üzerinde yoğunlaşması
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık: "Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. İlgi, özen
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık
dikkatlice
Избранное