Sami was very watchful.
- Sami çok dikkatliydi.
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
You need to be more attentive.
- Daha dikkatli olmalısın.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
- Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
- Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
You should be more thoughtful of your safety.
- Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.
He closed carefully the front door.
- O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
He wants to keep a close eye on the rules.
- O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
Be alert when you cross a busy street!
- İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.
I need to be more alert.
- Benim daha dikkatli olmam gerekiyor.
I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake.
- Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.
Béla takes his son to school every day, because he is a mindful father.
- Béla oğlunu her gün okula götürür, çünkü o dikkatli bir baba.
I think I'm very observant.
- Sanırım çok dikkatliyim.
If you want to be a newspaperman, you have to be observant.
- Gazeteci olmak istiyorsan dikkatli olmalısın.
Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
- Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
Listen carefully and do exactly what I tell you.
- Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
You must take care when you cross the road.
- Yolu geçerken dikkat etmelisin.
By lack of attention, she hit the post with her car.
- Dikkatsizlikten,arabasıyla direğe çarptı.
Tom didn't want to attract attention.
- Tom dikkat çekmek istemiyordu.
Please proceed with caution.
- Lütfen dikkatli olun.
He cautioned me against being careless of my health.
- O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
You'd better be careful about going to her house.
- Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.
I wanted to be cautious.
- Dikkatli olmak istedim.
I want to be cautious.
- Dikkatli olmak istiyorum.
I've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundayım.
Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry.
- Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.
You should take her illness into consideration.
- Onun hastalığına dikkat etmelisin.
I have taken everything into consideration.
- Her şeyi dikkate aldım.
No attention was paid to his warning.
- Onun uyarısına hiç dikkat edilmedi.
He paid attention to my warning.
- O, uyarıma dikkat etti.
Tom regarded the statue carefully.
- Tom heykele dikkatlice baktı.
She seldom pays regard to my advice.
- O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.
I've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundayım.
You've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundasın.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
You'd better be careful about going to her house.
- Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.
If he'd been there, he'd have told you to mind your manners.
- Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.
I make a point of arranging sentences in my mind before writing them down.
- Yazmadan önce cümleleri aklımda düzenlemeye dikkat ederim.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Beware of falling rocks!
- Düşen kayalara dikkat edin!
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!
Look out! There's a car coming.
- Dikkat! Gelen bir araba var.
It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
He took no notice of my advice.
- O, benim tavsiyemi dikkate almadı
In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
- Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
Tom failed to heed warning signs.
- Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
Recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.
Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique.
- Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.
Watch out mom, these are coming your way!
- Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.
Watch out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.
You need to take note of this!
- Buna dikkat etmelisin!
Please take note of that.
- Lütfen ona dikkat et.
The forest fire occurred through carelessness.
- Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
- Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
Notice how the player uses his elbows.
- Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.
It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
Beware of pickpockets here.
- Burada yankesicilere dikkat edin.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Beware! There's a car coming!
- Çok dikkat et! Gelen bir araba var!
Beware of pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.