Do we need to watch out for tigers around here?
- Buradaki kaplanlara dikkat etmeli miyiz?
You should watch your language when you talk to her.
- Onunla konuşurken lisanına dikkat etmelisin.
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
We must pay attention to the traffic light.
- Trafik ışıklarına dikkat etmek zorundayız.
You don't have to pay attention to what Tom says.
- Tom'un söylediklerine dikkat etmek zorunda değilsiniz.
We have to be careful with expenses.
- Giderlerimize dikkat etmek zorundayız.
If you want to lose weight, you'll have to be careful about what you eat.
- Eğer zayıflamak istiyorsan ne yediğine dikkat etmek zorundasın.
You have to watch out.
- Dikkat etmek zorundasınız.
You have to watch out for avalanches at this time of the year.
- Yılın bu zamanında çığlara dikkat etmek zorundasın.
Do you want to take care of that?
- Ona dikkat etmek ister misin?
I have an obligation to look out for Tom's interests.
- Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
You'll have to look out for Tom.
- Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
Do you want to take care of that?
- Ona dikkat etmek ister misin?
It gets cold in the mornings and evenings, so I want to take care how I dress.
- Sabahları ve akşamları hava soğur, bu yüzden nasıl giyineceğime dikkat etmek istiyorum.
We have to be careful with expenses.
- Giderlerimize dikkat etmek zorundayız.
If you want to lose weight, you'll have to be careful about what you eat.
- Eğer zayıflamak istiyorsan ne yediğine dikkat etmek zorundasın.
Tom doesn't have to pay attention to what Mary says.
- Tom Mary'nin söylediklerine dikkat etmek zorunda değil.
I told you you had to pay attention to your legs and feet.
- Size söyledim, bacaklarınıza ve ayaklarınıza dikkat etmek zorundaydınız.
You'll have to look out for Tom.
- Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
I have an obligation to look out for Tom's interests.
- Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
You have to watch out for avalanches at this time of the year.
- Yılın bu zamanında çığlara dikkat etmek zorundasın.
It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
Tom noticed that not all the kids were paying attention.
- Tom bütün çocukların dikkat etmediğini fark etti.
Do we need to watch out for tigers around here?
- Buradaki kaplanlara dikkat etmeli miyiz?
Watch out! There's a big hole there.
- Dikkat et! Orada büyük bir çukur var.
Please take note of that.
- Lütfen ona dikkat et.
You need to take note of this!
- Buna dikkat etmelisin!
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
Take heed of her advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.
You'll have to look out for Tom.
- Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
I have an obligation to look out for Tom's interests.
- Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
You have to watch out for avalanches at this time of the year.
- Yılın bu zamanında çığlara dikkat etmek zorundasın.
You have to watch out.
- Dikkat etmek zorundasınız.