Asker zerre kadar ölmekten korkmuyordu.
- The soldier was not in the least afraid to die.
Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
- Be born, get married, and die; always bring money.
Babam kanserden öldü.
- My father died of cancer.
Hem Facebook'un hem de Twitter'ın en yaşlı üyesi olan Ivy Bean, 104 yaşında öldü.
- Ivy Bean, the oldest user of both Facebook and Twitter, died at 104.
Herkes birgün gebermek zorunda.
- Everyone must die one day.
Bu oyunu oynamak için yirmi tane zara ihtiyacımız var.
- We'll need twenty dice to play this game.
Zarlar farklı kültürlerde farklı şekillere sahiptir.
- Dice have differences in design in different cultures.
Ben varmadan önce o ölmüştü.
- He died before I arrived.
Kahraman erkek ve beyaz, yalnız geliyor, ailesi yok, ailesinden hiç söz etmiyor ve annesi ölmüş.
- The hero is male and white, he comes alone, he doesn't have a family, he never speaks of his family, and his mother died.
Babasının ölümünden sonra aile şirketinin sorumluğunu üstüne aldı.
- He took charge of the family business after his father died.
Onun ölüm haberi beni şok etti.
- The news that he died was a shock to me.
Ölümden korkmuyorum ama ölmekten korkuyorum.
- I do not fear death, but dying.
Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz.
- Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.
Düşen uçak parçalarından ölme olasılığı bir köpek balığı tarafından öldürülme olasılığından 30 kez daha büyüktür.
- The chances of dying from falling airplane parts are 30 times greater than the chances of being killed by a shark.
Tom'un ölmesiyle ilgili bir önsezim vardı.
- I had a premonition of Tom dying.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
- The old man died from hunger.
Tom doğal bir ölümle öldü.
- Tom died a natural death.
Tom ölmekten korkuyor.
- Tom is afraid of dying.
Ölmekten korkmuyorum.
- I'm not scared of dying.
Binlerce asker ve sivil ölüyorlardı.
- Thousands of soldiers and civilians were dying.
Ölüm hiçbir şey. Bu yüzden yaşamla başla, daha az komik ve daha uzun sürer.
- Dying is nothing. So start with living, it's less funny and it lasts longer.
Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.
- There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
Onlar açlıktan ölen fakir çocukları düşünmüyorlar.
- They don't think about the poor children who are dying of hunger.
Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
- Sami will maintain his innocence until the day he dies.
Zarlar farklı kültürlerde farklı şekillere sahiptir.
- Dice have differences in design in different cultures.
Tom zarları aldı ve onları attı.
- Tom picked up the dice and threw them.
Ölmekte olan hastanın ailesi ne olacak?
- What about the family of the dying patient?
Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.
- Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.
If a die were marked with one figure or number of spots on four sides, and with another figure or number of spots on the two remaining sides, it would be more probable, that the former would turn up than the latter ;.
an in despite of all, dies for him., Shakespeare 1598,.
My car died in the middle of the freeway this morning.
He died a little inside each time she refused to speak to him.
And there were some who died with fevers, which at some seasons of the year was very frequent in the land.
The day our sister eloped, she died to our mother.
If anyone sees me wearing this ridiculous outfit, I'll die.
Original: Jedenfalls bin ich überzeugt, dass der Alte nicht würfelt. December 4, 1926. Albert Einstein. Born-Einstein Letters. Trans. Irene Born. New York: Walker and Company, 1971.).
The gods may throw a dice / Their minds as cold as ice.
We'll be able to sail safely across the bay once the storm dies down.
The dinosaurs died out a long time ago.
His dying words were of his mother.
In the dying moments of daylight I glimpsed a sail on the horizon.
I am dying to do that.
... as well die going out and doing something I've always ...
... My poor mom, every time she'd come home, she would see the lights flicker and die. ...