Onları birbirinden ayırt etmek kolaydır.
- They are easy to distinguish from each other.
Bazen gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.
- Sometimes reality and fantasy are hard to distinguish.
İyiyi kötüden ayırmak kolaydır.
- It's easy to distinguish good from evil.
İşi oyundan ayırmaktan hoşlanıyorsunuz.
- You like to distinguish work from play.
Tüyler kuşların ayırt edici bir özelliğidir.
- Feathers are a distinguishing feature of birds.
Onun ayırt edici özellikleri yoktu.
- He had no distinguishing features.
Bir gazeteci olarak onun kariyeri seçkin başarılarla doluydu.
- His career as a journalist was full of distinguished achievements.
Çok seçkin görünüyorsun.
- You look very distinguished.
Bir sakalla mükemmel görüneceğini düşünüyorum.
- I think you'd look distinguished with a beard.
Birinin karatavuğu kargalardan ya da hatta küçük kargalardan ayırt etmesi için bir kuş bilimci olması gerekmiyor.
- One does not need to be an ornithologist to be able to distinguish blackbirds from crows or even jackdaws.
Gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.
- Reality and fantasy are hard to distinguish.
THE favourable reception the Orrery has met with from Perſons of the firſt diſtinction, and from Gentlemen and Ladies in general, has induced me to add to it ſeveral new improvements in order to give it a degree of Perfection; and diſtinguiſh it from others ; which by Piracy, or Imitation, may be introduced to the Public.
... as a way of distinguishing myself from other journalists. ...