Определение diş в Турецкий язык Английский Язык словарь
- tooth
My toothache returned in a few hours.
- Benim diş ağrısı birkaç saat içinde geri döndü.
I had a toothache yesterday.
- Dün bir dişim ağrıyordu.
- dental
Dental care is expensive.
- Diş bakımı pahalıdır.
Use dental floss after each meal.
- Her yemekten sonra diş ipi kullanın.
- clove
Is eating a clove of garlic every day beneficial to your health?
- Her gün bir diş sarımsak yemek sağlığınız için yararlı mıdır?
- odontic
- tooth; tusk; cog; screw thread; clove; dental
- thread (of a screw)
- cog (of a wheel)
- head (of cloves)
- slang dope, hashish
- knurl
- jag
- clove (of a garlic)
- cog
- notch
- dent
Today I went to the dentist's.
- Bugün dişçiye gittim.
When was your most recent dental appointment?
- En son diş randevun ne zamandı?
- tooth (of a saw, comb)
- ward (of a key)
- teeth
Brush your teeth after each meal.
- Her yemekten sonra dişlerini fırçala.
I brush my teeth after eating.
- Yedikten sonra dişlerimi fırçalarım.
- exterior
- thread
- (Otomotiv) periphery
- ambient
- tread
- outside
- rib
- tine
- joggle
- tines
- choppers
- nick
- (Anatomi) dens
- diş hekimi
- dentist
Tom had his wisdom teeth taken out by a twenty-four year old dentist.
- Tom'un yirmilik dişleri yirmi dört yaşında diş hekimi tarafından çekildi.
You'd better see a dentist at once.
- Derhal bir diş hekimi ile görüşsen iyi olur.
- diş macunu
- toothpaste
Please buy a tube of toothpaste.
- Lütfen bir tüp diş macunu al.
Where can I find toothpaste?
- Nereden diş macunu bulabilirim?
- diş fırçası
- toothbrush
Tom didn't like it when Mary used his toothbrush.
- Mary onun diş fırçasını kullandığında Tom bundan hoşlanmıyordu.
I clean my teeth with a toothbrush.
- Ben bir diş fırçası ile dişlerimi temizlerim.
- diş teli
- brace
Since she got her braces, I've hardly seen her smile.
- O, diş teli taktığından beri neredeyse onun gülümsemesini görmedim.
Tom has braces on his teeth.
- Tom'un dişlerinde diş teli var.
- diş çürüğü dent
- cavity
- diş ağrısı
- toothache
He can't chew well, because he has a toothache now.
- İyi çiğneyemiyor çünkü şu anda diş ağrısı var.
My little sister has been suffering from a toothache since last night.
- Benim küçük kardeşim geçen geceden beri diş ağrısından kıvranıyordu.
- diş doktoru
- dentist
I don't want to go to the dentist.
- Diş doktoruna gitmek istemiyorum.
You're still a dentist, aren't you?
- Sen hâlâ bir diş doktorusun, değil mi?
- diş ipi
- floss
Tom flosses his teeth at least once a day.
- Tom günde en az bir kez dişlerini diş ipiyle temizler.
Dan flossed his teeth.
- Dan dişlerini diş ipiyle temizledi.
- diş çekmek
- extract
- diş çekmek
- pull out
- diş çekmek
- pull out a tooth
- diş bileme
- teeth grinding
- diş fırçalamak
- Brush one's teeth
- diş gıcırdatmak
- Grit one's teeth
- diş tarağı
- (Mühendislik) Thread pitch gauge, threading gauge
- diş çekmek
- Pull a tooth, extract a tooth
- diş çıkarma
- teething
- diş adımı
- screw pitch
- diş açma
- indenture
- diş açma
- indention
- diş açma bıçağı
- chaser
- diş açma makinesi
- thread cutter
- diş açma tezgâhı
- threading lathe
- diş açmak
- tooth
- diş açmak
- knurl
- diş açmak
- to thread, cut threads (in/on)
- diş açmak
- tap
- diş ağrım var
- I have a toothache
- diş ağrısı
- odontalgia
- diş bademi
- chios almond
- diş bakımı
- dental care
- diş bilemek
- to watch for a chance to take revenge (on)
- diş bilemek
- to nurse a grudge, to get one's knife into sb, to have one's knife in sb, to bear sb malice
- diş bilimi
- odontology
- diş biçiminde
- dentiform
- diş boşluğu
- backlash
- diş cerrahisi
- dental surgery
- diş diş
- serrate
- diş diş
- jagged
- diş diş
- having many teeth or cogs; serrated
- diş diş olma
- indentation
- diş diş olma
- indenture
- diş diş olma
- indention
- diş diş oluş
- serration
- diş diş yapma
- indent
- diş diş yapmak
- notch
- diş düzeltimi
- orthodontics
- diş etinde irin akması
- pyorrhea
- diş etinde irin akması
- pyorrhoea [Brit.]
- diş geçirememek
- to be unable to order (someone) around
- diş geçirmek
- to be able to influence (a powerful person)
- diş geçirmek
- make a dead set at
- diş gibi
- dentiform
- diş gibi
- odontoid
- diş gibi çıkıntı
- dentation
- diş gibi çıkıntı
- denticle
- diş göstermek
- to threaten
- diş göstermek
- to show one's teeth
- diş gıcırdatmak
- to gnash one's teeth, show one's anger
- diş halkası
- teething ring
- diş hatvesi
- thread pitch
- diş hekimi
- dental surgeon
- diş hekimliği
- dentistry
- diş ipi
- dental floss
Do you have some dental floss?
- Biraz diş ipin var mı?
Use dental floss after each meal.
- Her yemekten sonra diş ipi kullanın.
- diş ipliği
- dental floss
- diş izi
- bite
- diş kamaştırmak
- to set one's teeth on edge
- diş kapanımı
- dental occlusion
- diş kemiği
- anat . dentine
- diş kemiği
- dentine
- diş kesme
- gear cutting, thread cutting
- diş kirası
- 1. hist. presents or money given to guests after a meal in Ramazan. 2. a side benefit (in addition to one's wages)
- diş kiri
- plaque
- diş kökü root of
- a tooth
- diş kökünün dışındaki tabaka
- cement
- diş kırmak
- slang to doctor a cigarette
- diş macunu
- dentifrice
- diş macunu alabilir miyim
- Can I have some toothpaste
- diş mikrometresi
- micrometer callipers
- diş minesi
- enamel
- diş oluşumu
- odontogeny
- diş otu
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: dişotugiller,şıtırciye) [syn.: diş otu, kuduzotu, şeytraç, kalem kurşunu, dişotu] plumbago
- diş siniri
- dental nerve
- diş tabibi
- dentist
- diş taktırmak
- to be fitted out with false teeth
- diş taşlarını temizlemek
- scale
- diş taşı
- tartar
- diş temizleme maddesi
- dentifrice
- diş tozu
- tooth powder
- diş yapma
- indentation
- diş yapmak
- joggle
- diş yapısı
- dentition
- diş yuvası
- tooth socket, alveolus
- diş yuvası
- alveolus
- diş yuvası ile ilgili
- alveolar
- diş çekilmiş
- tapped
- diş çekmek
- pull a tooth
- diş çekmek
- to extract a tooth
- diş çekmek
- to pull out a tooth
- diş çektirmek
- have a tooth out
- diş çektirmek
- to have a tooth out, to have a tooth pulled
- diş çukuru socket of
- a tooth
- diş çürümesi
- caries
- diş çürüğü
- tooth decay
- diş çıkarma
- dentition
- diş çıkarma (bebek)
- (Diş Hekimliği) teethe
- diş çıkarma ile ilgili
- teething
- diş çıkarma sorunları
- teething troubles
- diş çıkarmak
- cut
- diş çıkarmak
- teethe
- diş çıkarmak
- to cut a tooth, to teethe
- diş çıkarmak
- to cut a tooth
- diş çıkması
- eruption
- diş ölçü tekniği
- (Diş Hekimliği) dental impression technique
- diş şeklinde
- odontoid
- dişe diş
- retaliation
- dişe diş
- tit for tat
- dişi diş
- female thread
- vidaya diş açmak
- thread
- göze göz dişe diş
- an eye for an eye
- destek diş
- (Diş Hekimliği) anchorage
- diş dolgusu
- stopping
- diş dolgusu
- filling
- diş eti
- (Tıp) growth hormone
- diş kökü
- (Anatomi) root of tooth
- diş çekimi
- (Diş Hekimliği) tooth extraction
- diş çekme
- (Tıp) extraction
- diş çekme
- tapping
- diş çekmek
- (Diş Hekimliği) tooth extraction
- dolgu (diş)
- filling
- düz diş
- (Otomotiv) rib
- keser diş
- (Anatomi) incisor
- kesici ön diş
- (Tıp) incisor
- kozmetik diş hekimliği
- (Diş Hekimliği) cosmetic dentistry
- protez diş
- (Diş Hekimliği) denture
- zehirli diş
- (Hayvan Bilim, Zooloji) poison fang
- ön diş
- tenaille
- diş ağrısı
- odonalgia
- diş doktoru
- tooth doctor
- diş eti
- gingiva
- diş hekimi
- odontologist
- diş hekimi
- dental practitioner
- diş kökü
- tooth root
- diş minesi
- tooth enamel
- diş oyuğu
- tooth socket
- diş teknisyeni
- dental technician
- diş teli
- teething ring
- diş çürümesi
- tooth decay
- Diş izi
- tooth impression
This is his tooth impression. I understand is because he ate an apple this morning.
- Diş macunu
- dental paste
- Diş teli
- (Diş) retainer
- diş ağrısı
- tooth ache
- diş macunu
- tooth paste
- diş çekme
- tooth pulling
- diş çekmek
- pull out teeth
- Diş ağrısı
- (Tıp) odontia
- Diş ağrısı
- (Tıp) dentalgia
- Diş ağrısı
- (Tıp) dentagra
- Diş kökü
- (Tıp) fang
- Diş çürümesi
- (Tıp) saprodontia
- diş ağrısı
- {s} odontalgic
- diş doktoru
- doctor
- diş fırçalamak
- brush teeth
- diş çekimi
- (Diş Hekimliği) exodontia