İkinci Güneş Sistemi Savaşı ana gezegeni harap etti.
- The Second Solar System War devastated the home planet.
Fadıl'ın haberi hastane personelini harap etti.
- The news of Fadil's death devastated the hospital staff.
Yıkıcı bir deprem eyalet başkenti vurdu.
- A devastating earthquake hit the state capital.
Doğal felaketler yıkıcı olabilir.
- Natural disasters can be devastating.
Bu kesinlikle tahrip ediciydi.
- It was absolutely devastating.
Uzun savaştan ülke harap edildi.
- The country had been devastated by long war.
Bu alan harap ediliyor.
- This area is devastated.
Tom harap edilmiş görünüyor.
- Tom looks devastated.
Tom harap edilmişti ama umudu kaybetmemişti.
- Tom was devastated, but didn't lose hope.
Kobe'nin yıkımı düşündüğüm kadar kötüydü.
- The devastation in Kobe was as terrible as I had imagined.
Kobe'nin yıkımı sandığım kadar kötüydü.
- The devastation in Kobe was as terrible as I had imagined.
Fadıl'ın haberi hastane personelini harap etti.
- The news of Fadil's death devastated the hospital staff.
Katrina kasırgası New Orleans'ı harap etti.
- Hurricane Katrina devastated New Orleans.