They are continuing to call.
- Onlar aramaya devam ediyor.
The investigation is continuing.
- Soruşturma devam ediyor.
The footprints continued down to the river.
- Ayak izleri nehire kadar devam ediyordu.
He won't go on to graduate school.
- Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
Please go on with your story.
- Lütfen hikayene devam et.
By all means. Go ahead.
- Kesinlikle. Devam et.
You should go ahead and do it, just like you said you would.
- Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.
You are doing very well. Keep it up.
- Çok iyi yapıyorsun. Devam et.
If you have something to say, go ahead and say it.
- Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
If you've got something to say, go ahead and say it.
- Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
- Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
Tom continued to study French for another three years.
- Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.
Tom just kept right on talking.
- Tom hemen konuşmaya devam etti.
When the excitement died down, the discussion resumed.
- Heyecan azalınca,tartışma devam etti.
They resumed walking.
- Onlar yürümeye devam ettiler.
I see no point in continuing this conversation.
- Bu konuşmaya devam etmenin amacı olmadığını anlıyorum.
Tom paused for a moment before continuing with the story.
- Hikayeye devam etmeden önce Tom bir an durdu.
Keep going straight through the village.
- Köyün içinden doğru gitmeye devam et.
Stay cool and keep going.
- Sakin ol ve gitmeye devam et.
Tom continued to study French for another three years.
- Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.
Black Americans continued to suffer from racism.
- Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.
Ken kept on singing that song.
- Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.
He kept on working all the while.
- O,her zaman çalışmaya devam etti.
I want to keep on living with him.
- Onunla yaşamaya devam etmek istiyorum.
Please keep on working even when I'm not here.
- Burada olmadığım zaman bile lütfen çalışmaya devam et.
Saturday is the pottery class I've been attending since last year.
- Cumartesi geçen yıldan beri devam ettiğim çömlekçilik dersidir.
I really liked attending to that school. Every day, Gustavo would bring the guitar for us to play and sing during the break.
- Gerçekten o okula devam etmeyi sevdim. Gustavo bize mola sırasında oynamak ve şarkı söylemek için her gün gitar getirirdi.