devam edecek

listen to the pronunciation of devam edecek
Турецкий язык - Английский Язык
to be continued
A phrase common in TV series to inform that a story continues in the next episode, usually after a cliffhanger
will be concluded in the future
devam et
go on

You have to go on without me. - Bensiz devam etmelisin.

He won't go on to graduate school. - Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.

devam et
go ahead!

By all means. Go ahead. - Kesinlikle. Devam et.

Go ahead and unwrap your gift. - Devam et ve hediye paketini aç.

devam et
keep it up

You are doing very well. Keep it up. - Çok iyi yapıyorsun. Devam et.

devam et
{f} go ahead

You should go ahead and do it, just like you said you would. - Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.

By all means. Go ahead. - Kesinlikle. Devam et.

devam et
(Bilgisayar) continue

Tom continued to study French for another three years. - Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.

Corporate bankruptcies continued at a high level last month. - Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.

devam et
(Bilgisayar) continue anyway
devam et
right on

Tom just kept right on talking. - Tom hemen konuşmaya devam etti.

devam et
(Bilgisayar) resume

They resumed walking. - Onlar yürümeye devam ettiler.

When the excitement died down, the discussion resumed. - Heyecan azalınca,tartışma devam etti.

devam et
{f} continuing

Poverty prevented him from continuing his studies. - Fakirlik onun çalışmalarına devam etmesini engelledi.

I see no point in continuing this conversation. - Bu konuşmaya devam etmenin amacı olmadığını anlıyorum.

devam et
keep going

We gave the first step, now we just have to keep going. - Biz ilk adımı attık, şimdi sadece devam etmek zorundayız.

Keep going straight through the village. - Köyün içinden doğru gitmeye devam et.

devam et
{f} continued

Tom continued to study French for another three years. - Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.

Corporate bankruptcies continued at a high level last month. - Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.

devam et
kept going
devam et
kept on

Ken kept on singing that song. - Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.

I told the children to be quiet, but they just kept on being noisy. - Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.

devam et
soldier on
devam et
keep on

It's useless to keep on thinking any more. - Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.

We've got to keep on struggling. - Mücadelemizi sürdürmeye devam etmek zorundayız.

devam et
{f} ongoing
devam et
{f} attending

Saturday is the pottery class I've been attending since last year. - Cumartesi geçen yıldan beri devam ettiğim çömlekçilik dersidir.

Poverty prevented him from attending school. - Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.

devam et
get on with it
devam et
soldieron
devam et
soldier#on
devam edecek
Избранное