Определение devam devam в Турецкий язык Английский Язык словарь
- devam ettirmek
- continue
- devam
- continuation
Every day has a continuation.
- Her günün bir devamı vardır.
War is the continuation of politics by other means.
- Savaş, diğer yollarla siyasetin devamıdır.
- devam etmek
- go on
I want to explore the world and go on an adventure.
- Dünyayı keşfetmek ve bir maceraya devam etmek istiyorum.
In this world, it's difficult to go on behaving like a human being.
- Bu dünyada insan gibi davranmaya devam etmek zordur.
- devam etmemek
- discontinue
- devam
- attendance
Regular attendance is required in that class.
- O sınıfta düzenli devam gereklidir.
- devam etmek
- proceed
How would you like to proceed?
- Nasıl devam etmek istersin?
The scientist insisted on proceeding with the research.
- Bilimci araştırmaya devam etmekte ısrar etti.
- devam ettirmek
- maintain
- devam ettirmek
- sustain
- devam etmek
- hold
- devam etmek
- continue
Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
- Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
We have no options but to continue.
- Devam etmekten başka seçeneğimiz yok.
- devam etmek
- last
- devam etmek
- abide
- devam ettirmek
- keep up
- epeydir devam eden
- long-standing
- devam etmek
- keep on
We've got to keep on struggling.
- Mücadelemizi sürdürmeye devam etmek zorundayız.
I want to keep on living with him.
- Onunla yaşamaya devam etmek istiyorum.
- devam etmek
- endure
- devam et
- go on
In this world, it's difficult to go on behaving like a human being.
- Bu dünyada insan gibi davranmaya devam etmek zordur.
He won't go on to graduate school.
- Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
- devam etmek
- keep up
It's hard to keep up with Tom.
- Tom'la devam etmek zor.
- kaldığı yerden devam etmek
- resume
- devam etmek
- attend
- devam ettirmek
- retain
- devam etmek
- take up
- devam
- duration
- devam
- continuation, continuance, continuity, duration; attendance; Go on! Keep on! Keep going!
- devam eden
- continuous
- devam eden
- (Hukuk) ongoing
This is an ongoing process.
- Bu devam eden bir süreçtir.
It's an ongoing process.
- Bu devam eden bir süreç.
- devam eden
- run on
- devam ediyor
- (Bilgisayar) continuing
Police are continuing their investigation.
- Polis soruşturmaya devam ediyor.
They are continuing to call.
- Onlar aramaya devam ediyor.
- devam et
- go ahead!
If you've got something to say, go ahead and say it.
- Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
Go ahead and unwrap your gift.
- Devam et ve hediye paketini aç.
- devam etmek
- carry on with
- devam ettirmek
- prolong
- devam
- prosecution
- devam
- assiduous
- devam
- (Bilgisayar) more
It's useless to keep on thinking any more.
- Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
Tom kept getting more and more confused.
- Tom'un gittikçe daha çok kafası karışmaya devam etti.
- devam
- (Bilgisayar) resume
Tom resumed speaking.
- Tom konuşmaya devam etti.
We'll resume the meeting after tea.
- Toplantıya çaydan sonra devam ederiz.
- devam
- elongate
- devam
- go on! keep on!
- devam
- follow-through
- devam
- dom
- devam
- standing
The boy kept standing for a while.
- Çocuk bir süre durmaya devam etti.
He kept standing all the way.
- O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.
- devam
- maintenance
- devam
- (Bilgisayar) continue
Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
- Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
- devam eden
- on-going
- devam eden
- continually
- devam eden projeler
- (Askeri) on-going projects
- devam eden süreçte
- during the
- devam eden validasyon
- (Tıp) ongoing validation
- devam eder
- (Bilgisayar) continued
- devam ederek
- attending
- devam ederek
- continuing
- devam ederek
- ongoing
- devam edilemiyor
- (Bilgisayar) cannot continue
- devam ediliyor
- (Bilgisayar) continuing
- devam edin
- (Havacılık) go ahead
- devam ediyor
- (Bilgisayar) continued
The footprints continued down to the river.
- Ayak izleri nehire kadar devam ediyordu.
- devam ediyor
- (Bilgisayar) resuming
- devam et
- (Bilgisayar) continue
I've decided to continue studying.
- Ben eğitime devam etmek için karar verdim.
The Cold War continued.
- Soğuk Savaş devam etti.
- devam et
- (Bilgisayar) continue anyway
- devam et
- right on
Tom just kept right on talking.
- Tom hemen konuşmaya devam etti.
- devam et
- (Bilgisayar) resume
They resumed walking.
- Onlar yürümeye devam ettiler.
He resumed his work after a short break.
- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
- devam etme
- persisting
- devam etme
- attending
I really liked attending to that school. Every day, Gustavo would bring the guitar for us to play and sing during the break.
- Gerçekten o okula devam etmeyi sevdim. Gustavo bize mola sırasında oynamak ve şarkı söylemek için her gün gitar getirirdi.
Poverty prevented him from attending school.
- Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.
- devam etmek
- soldier on
- devam etmek
- be in progress
- devam etmek
- get on with
I want to get on with my life.
- Hayatıma devam etmek istiyorum.
Tom wanted to get on with his life.
- Tom hayatına devam etmek istiyordu.
- devam etmek
- press on
- devam etmek
- hold on
- devam etmek
- attend regularly
- devam etmek
- persevere
- devam etmek
- (Bilgisayar) resume
- devam etmek
- stand
It was all I could do to keep standing.
- Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti.
- devam etmek
- go off
- devam etmek
- go ahead with something
- devam etmek
- (Havacılık) continue to
They wanted to continue to fight.
- Dövüşmeye devam etmek istediler.
Fadil wanted to continue to love Dania.
- Fadıl, Dania'yı sevmeye devam etmek istiyordu.
- devam etmek
- keep it up
- devam etmek
- hold out
- devam etmek
- exposed
- devam etmek
- duro
- devam etmek
- dure
- devam etmek kalmak
- persist
- devam etmekte
- in course of
- devam etmeme
- (Ticaret) discontinuation
- devam etmeyen
- discontinuous
- devam etmiş
- endured
- devam ettiren
- continuing
- devam ettirme
- prolongation
- devam ettirmek
- keep going
- devam maması
- (Gıda) follow-on formula
- devam sihirbazı
- (Bilgisayar) resume wizard
- devam
- permanency
- devam süresi
- duration
- devam ettirilen
- (Muzik) sustained
- araştırmalar devam etmektedir
- searches are ongoing
- devam etmek
- Continue, keep on, go on, keep going, carry on
- devam etmek
- Attend (regularly)
- devam etmek
- Last, endure
- devam etmek
- Persevere, persist
- ara vermeden devam etmek
- follow on
- arabayı parkedip yola trenle devam etme
- park and ride system
- bizi izlemeye devam edin
- stay tuned
Stay tuned. Dan is coming back after the break.
- Bizi izlemeye devam edin. Aradan sonra Dan geri geliyor.
Stay tuned. Our live stream will return shortly.
- Bizi izlemeye devam edin. Canlı yayınımız kısa süre içinde geri dönecek.
- bizi izlemeye devam edin
- stick around
- bizi izlemeye devam edin
- stay with us
- bizi izlemeye devam edin
- just keep watching us
- borsa sonrası sokakta devam eden işlemler
- curb market
- daha sonra devam et
- (Bilgisayar) continue later
- devam
- attendance, attending. D
- devam
- endurance
A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death.
- Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.
- devam
- continued existance
- devam
- Go on!
She was too tired to go on working.
- O, çalışmaya devam edemeyecek kadar çok yorgundu.
My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
- devam
- steadiness
- devam
- sequel
- devam
- pursuance
- devam
- 1.continuation
- devam
- follow through
- devam
- progression
- devam
- perpetuation
- devam
- permanence
- devam edecek
- to be continued
- devam eden
- continued
- devam eden
- continuing
- devam eden aktiviteler
- on-going activities
- devam eden bir toplantı var
- there is a meeting in progress
- devam eden devlet
- (Hukuk) continuing state
- devam eden hesap
- (Ticaret) continuing account
- devam eden işler
- (Ticaret) on-going-jobs
- devam eden madde
- run on
- devam eden müzakereler
- (Hukuk) negotiations underway
- devam eden reformlar
- (Hukuk) (süregelen) ongoing reforms
- devam eden sözcük
- run on
- devam eden yağlama
- lubrication in progress
- devam ederlik
- ongoingness
- devam edip giden
- under way on
- devam et
- keep going
We have to keep going.
- Gitmeye devam etmek zorundayız.
We gave the first step, now we just have to keep going.
- Biz ilk adımı attık, şimdi sadece devam etmek zorundayız.
- devam et
- keep it up
You are doing very well. Keep it up.
- Çok iyi yapıyorsun. Devam et.
- devam etme
- continuation
- devam etme
- progress
The work is now in progress.
- İş şimdi devam etmektedir.
- devam etme
- continuance
- devam etmek
- progress
The work is now in progress.
- İş şimdi devam etmektedir.
- devam etmek
- pass on
- devam etmek
- go along
- devam etmek
- persist
- devam etmek
- 1. to last, go on. 2. to continue, keep on; to carry on (with). 3. to attend
- devam etmek
- hang over
- devam etmek
- carry forward
- devam etmek
- prosecute
- devam etmek
- go ahead!
- devam etmek
- (Hukuk) persist, proceed
- devam etmek
- draw
- devam etmek
- carry over
- devam etmek
- go ahead with smth
- devam etmek
- get along
- devam etmek
- a) to continue, to keep on, to go on, to keep going, to carry on b) to last, to endure c) to persevere, to persist d) to attend (regularly)
- devam etmek
- pursue
- devam etmek
- keep going
We have to keep going.
- Gitmeye devam etmek zorundayız.
You have to keep going.
- Devam etmek zorundasın.
- devam etmek
- follow on
- devam etmek
- keep at
- devam etmekte
- in progress
The work is now in progress.
- İş şimdi devam etmektedir.
- devam etmekte olan
- on
- devam etmemek
- stop
- devam etmemek
- cut
- devam etmemek
- (Hukuk) cease
- devam etmeyiş
- impermanence
- devam etmeyiş
- impermanency
- devam ettirmek
- extend
- devam ettirmek
- wage
- devam ettirmek
- to continue, to maintain, to keep up, to sustain, to perpetuate
- devam ettirmek
- keep smth. going
- devam ettirmek
- carry on
- devam ettirmek
- keep
It's difficult to keep traditions in different contexts.
- Gelenekleri farklı bağlamlarda devam ettirmek zordur.
I'll do whatever it takes to keep my children in school.
- Çocuklarımı okula devam ettirmek için ne gerekiyorsa yapacağım.
- devam ettirmek
- uphold
- devam işareti
- go ahead!
- devam kampanyası
- following on advertisement
- devam kampanyası
- follow up advertising
- devam klozu
- (Ticaret) duration clause
- devam kontrolü
- attendance check
- devam mecburiyeti
- compulsory attendance
- devam süresi
- run
- dipnot devam uyarıcısı
- (Bilgisayar) footnote continuation notice
- gece boyu devam eden
- all night
- görüşmeye devam etmek
- keep track of
- ikna olmaya devam etmek
- remain convinced
- inatla devam etmek
- slog away
- inatla devam etmek
- slog on
- kaldığı yerden devam etme
- resumption
- kendi kendine devam eden
- self sustaining
- kendi kendine devam eden
- self-sustaining
- kiliseye devam eden kimse
- churchman
- konteyner kontrol unsuru; devam eden cezai teşebbüs
- (Askeri) container control element; continuing criminal enterprise
- koşmaya devam etmek
- run on
- olmaya devam etmek
- rest
- otomatik devam
- (Bilgisayar) auto continue
- oturmaya devam etmek
- remain seated
- oturmaya devam etmek
- keep one's seat
- resimidir certain, sure, inevitable: İşi kaytarmaya devam edersen sepetlendiğini
- If you keep on goldbricking, you're sure to be fired
- seyahatime devam edebilir miyim
- Can I continue my trip
- sokakta devam eden borsa işlemleri
- the street
- sonra devam et
- (Bilgisayar) continue later
- sonuna kadar devam eden kimse
- stayer
- tam gün devam eden
- around-the-clock
- tam gün devam eden
- round the clock
- yanmaya devam etmek
- keep in
- yapmaya devam etmek
- keep on doing
- yapmaya devam etmek
- keep doing
- yeniden başlama veya devam etme
- (Hukuk) resumption
- yoluna devam etmek
- stand upon
- yoluna devam etmek
- stand on
- çalıştırmaya devam etmek
- keep on
- önceki bölümden devam et
- (Bilgisayar) continue from previous section