destekleme

listen to the pronunciation of destekleme
Турецкий язык - Английский Язык
support

We expected him to support us. - Onun bizi desteklemesini bekledik.

It hasn't been easy for Tom to earn enough money to support his large family. - Tom'un büyük ailesini desteklemek için yeterli para kazanması kolay değildi.

(Politika, Siyaset) consolidation
retaining
advocating
brace
(Coğrafya) timbering
(Tarım) poling
accommodation
logrolling
supporting

“Yandex” search engine started supporting Tatar language too. - Yandex arama motoru Tatar dilini de desteklemeye başladı.

We are not alone in supporting the plan. - Planı desteklemede yalnız değiliz.

sustentation
boost
bracing
pump priming
corroboration
strutting
bridging
backing

I'm fed up with always backing you up. - Sürekli seni desteklemekten bıktım.

shoring
shoring up
{i} buttressing
{i} espousal
desteklemek
prop

He fetched a few cushions to prop up her head. - Onun başını desteklemek için birkaç yastık getirdi.

desteklemek
{f} support

Your duty is to support your family. - Senin görevin aileni desteklemektir.

It hasn't been easy for Tom to earn enough money to support his large family. - Tom'un büyük ailesini desteklemek için yeterli para kazanması kolay değildi.

desteklemek
promote

We must work hard to promote world peace. - Dünya barışını desteklemek için çok çalışmalıyız.

He worked hard to promote peace. - O, barışı desteklemek için çok çalıştı.

destekleme alımı
(Ticaret) support purchase
destekleme kredisi anlaşması
(Ticaret) stand-by agreement
destekleme (yastık vb ile)
bolstering
destekleme alımı
support buying
destekleme anlaşması
(Ticaret) standby agreements
destekleme besleme
(Arılık) stimulative feeding
destekleme bölümleri
(Hukuk) supporting units
destekleme fiyatı
(Ticaret) supported price
destekleme politikası
price support policy
destekleme çubuğu
(Otomotiv) supporting rod
desteklemek
encourage
desteklemek
{f} favor
desteklemek
endorse
desteklemek
fortify
desteklemek
back

It's important to back up claims with evidence. - İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.

I'm fed up with always backing you up. - Sürekli seni desteklemekten bıktım.

desteklemek
bear somebody out
desteklemek
stick up for
desteklemek
back up

It's important to back up claims with evidence. - İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.

desteklemek
{f} identify
desteklemek
brace
destekle
shore up

Millions of dollars have been spent trying to shore up the company. - Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.

desteklemek
corroborate

Ray was willing to corroborate Gary's story, but the police were still unconvinced that either of them were telling the truth. - Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.

destekle
{f} buttressed
desteklemek
subordinate
desteklemek
assist
desteklemek
{f} patronize
desteklemek
{f} stand
desteklemek
{f} underpin
desteklemek
{f} advocate
desteklemek
hold up
destekle
assisted
desteklemek
give a leg up
desteklemek
sponsor
desteklemek
give support
desteklemek
confirm
desteklemek
build
desteklemek
sustain
desteklemek
patronise
desteklemek
nourish
desteklemek
substantiate
desteklemek
(Kanun) brace for
desteklemek
give countenance to
desteklemek
plump for
desteklemek
shore up
desteklemek
stand for
desteklemek
(Konuşma Dili) hold by
desteklemek
rally to
desteklemek
make up of
desteklemek
stay

Tom stayed to back me up. - Tom beni desteklemek için kaldı.

desteklemek
warrant
desteklemek
subsidize
desteklemek
go along
desteklemek
boost
desteklemek
(Konuşma Dili) be with
desteklemek
pull
desteklemek
rally around
desteklemek
prop up

He fetched a few cushions to prop up her head. - Onun başını desteklemek için birkaç yastık getirdi.

desteklemek
stand up for
desteklemek
stick by
desteklemek
second
desteklemek
(Dilbilim) accommodate with
stok destekleme
(Denizbilim) restocking
desteklemek
go along with
destekle
{f} prop

In 1920, British astronomer Arthur Eddington proposed that the Sun and other stars are powered by nuclear reactions. - 1920'de İngiliz astronom Arthur Eddington güneş ve diğer yıldızların nükleer reaksiyonlar tarafından desteklendiğini ileri sürdü.

Tom supported the proposal wholeheartedly. - Tom öneriyi yürekten destekledi.

destekle
{f} supported

He supported himself with a stick. - O, kendisini bir baston ile destekledi.

I supported her even against my father. - Hatta babama karşı onu destekledim.

destekle
{f} support

He supported himself with a stick. - O, kendisini bir baston ile destekledi.

I made believe that I supported him. - Onu desteklediğime inandırdım.

destekle
{f} shoring
destekle
stick by
destekle
seconding
destekle
{f} seconded

Tom seconded the motion. - Tom hareketi destekledi.

destekle
{f} shore

Millions of dollars have been spent trying to shore up the company. - Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.

destekle
made up of
destekle
{f} countenance
destekle
{f} bracing
destekle
make up of
destekle
{f} buttressing
destekle
{f} supporting

We are not alone in supporting the plan. - Planı desteklemede yalnız değiliz.

The author states his opinion supporting it with academic research. - Yazar düşüncesini onu akademik araştırma ile destekleyerek belirtiyor.

destekle
back up

It's important to back up claims with evidence. - İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.

Tom started to back up. - Tom desteklemeye başladı.

desteklemek
favour
desteklemek
buttress
desteklemek
countenance
desteklemek
found
desteklemek
shore
desteklemek
carry
desteklemek
bear up
desteklemek
bolster up
desteklemek
cheer
desteklemek
uphold
desteklemek
plug for
birbirini destekleme
logrolling
bloke etme ve destekleme
(Askeri) blocking and choking
destekle
underpinning
destekle
buttress
destekle
underpin
destekle
back#up
desteklemek
strengthen
desteklemek
to prop up, to shore up; to support, to back up, to countenance, to uphold, to champion, to endorse, to buttress sth (up), to stand for sth, to stand sb up for sb/sth; to subsidize
desteklemek
to support (intellectually or morally)
desteklemek
champion
desteklemek
to prop up, shore up (with a prop)
desteklemek
help forward
desteklemek
buoy
desteklemek
favour [Brit.]
desteklemek
bear smb. out
desteklemek
bolster
desteklemek
(Hukuk) encourage, support, uphold, underpinning, reinforce
desteklemek
stand by
desteklemek
bear out
desteklemek
stanchion
desteklemek
strut
desteklemek
{f} start
desteklemek
{f} stake
desteklemek
{f} indorse
desteklemek
{f} spoonfeed
desteklemek
{f} logroll
desteklemek
{f} espouse
desteklemek
keep smb. in countenance
desteklemek
(deyim) back sth. up
desteklemek
feed
desteklemek
(deyim) be with someone
desteklemek
(deyim) back someone up
desteklemek
lend countenance to
desteklemek
{f} undergird
desteklemek
sell short
müşterek stratejik planlama doküman destekleme analizi
(Askeri) joint strategic planning document supporting analyses
Турецкий язык - Турецкий язык
Devletçe yapılan para yardımı, sübvansiyon
Desteklemek işi
tutma
destekleme alımı
Bir ürünün değerini belli bir düzeyden aşağı düşürmemek için devletçe yapılan satın alma işi
desteklemek
Destek koymak
desteklemek
Bir kimse veya kuruluşa yardım sağlamak, müzaheret etmek
desteklemek
Arka olmak, arka çıkmak
destekleme
Избранное