Birinin arzu edebileceği en iyi köpeksin!
- You've been the best dog one could desire!
Ben gülme arzumu bastıramadım.
- I could not subdue the desire to laugh.
Tom'un bazen diğer insanların güdülerini ve isteklerini anlama sorunu var.
- Tom sometimes has trouble understanding other people's motives and desires.
Şehvet, sahiplenme arzusunu doğurur. Sahiplenme de öldürme güdüsünü.
- Lust awakens the desire to possess. And that awakens the intent to murder.
Yakında, arzu ettiğimiz şeye inanırız.
- We soon believe what we desire.
Onun ölümünü arzu etmedi.
- She did not desire his death.
Dilek memnuniyetsizlikten kaynaklanır. Bunu kontrol etmeye çalışın.
- Desire is a source of discontent. Try to control it.
Seri katil arzularının bir kölesiydi.
- The serial killer was a slave to his desires.
Onun senkronizasyon hızı arzulanan bir şey bırakmadı.
- His synchronizing rate left nothing to be desired.
Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
- Jane must stop giving way to her desire for chocolate.
Onun zengin olmak için bir tutkusu var.
- She has a desire to be wealthy.
Başkalarına yardım etmeyi istemeye doğal bir arzumuz var.
- We have a natural desire to want to help others.
Tom, bunu yapmak istemediğini söylüyor.
- Tom says he has no desire to do that.
Dan Linda'yı öldürmek istedi.
- Dan desired to kill Linda.
İstenilen bir şey yok.
- There remains nothing to be desired.
Dan Linda'yı öldürmek istedi.
- Dan desired to kill Linda.
You’re my heart’s desire.
I desire to speak with you.
His desire for her kept him awake at night.
Too much desire can seriously affect one’s judgment.
She has been desiring him since they first met.
In areas with no sidewalks, beaten-down paths in the grass, known as desire lines in planning-speak, indicate yearning, said John La Plante, the chief traffic engineer for T. Y. Lin International, an engineering firm.
... I think we at Google pretty clearly have a strong desire ...
... per minute is evidence of this great continuing desire to ...