Şu anda hassas bir konumdayım.
- I am now in a delicate position.
Dini meseleler hakkında konuşmak hassas bir mevzudur.
- Speaking of religious matters is a delicate issue.
Narin, zarif çiçekler çiçek açmış.
- The delicate, graceful flowers are in bloom.
Layla'nın çok zarif özellikleri vardı.
- Layla had very delicate features.