Tom said Mary isn't heartbroken.
- Tom Mary'nin dertli olmadığını söyledi.
Tom is really heartbroken.
- Tom gerçekten dertli.
Tom was in trouble and we let him down.
- Tom dertliydi ve biz ona izin verdik.
She was always willing to help people in trouble.
- O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
She asked me for help when she was in trouble.
- Başı dertte iken benden yardım istedi.
Don't worry about it. It's not your problem.
- Dert etmeyin. O sizin sorununuz değil.
Don't worry about what Tom thinks.
- Tom'un ne düşündüğünü dert etme.
There's nothing the matter.
- Dert olabilecek hiçbir şey yok.