derinlikler

listen to the pronunciation of derinlikler
Турецкий язык - Английский Язык
bowels
depths

I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again. - Kendimi okyanusun derinliklerine batırmak istiyorum, ki orada gözden kaybolup bir daha asla görünmeyeyim.

I think there must be much gold in the depths of the Earth. - Bence Dünya'nın derinliklerinde daha fazla altın olmalı.

the depths

The scientists used a bathysphere to explore the depths of the ocean. - Bilim adamları okyanusun derinliklerini keşfetmek için bir batisfer kullandılar.

What began 21 months ago in the depths of winter cannot end on this autumn night. - 21 ay önce kışın derinliklerinde başlayan şey bu sonbahar gecesinde sona eremez.

derin
{s} deep

Is there any end in sight to the deepening economic crisis? - Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?

The pond is 3 meters deep. - Gölet üç metre derinliğindedir.

derinlik
{i} depth

I'm afraid my depth perception is very poor. - Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.

I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again. - Kendimi okyanusun derinliklerine batırmak istiyorum, ki orada gözden kaybolup bir daha asla görünmeyeyim.

derin
profound

She fell into a profound sleep. - O derin bir uykuya daldı.

Your questions are getting progressively more profound. - Sorularınız giderek daha derinleşiyor.

derinlik
{i} deep

They drove deep into enemy territory. - Onlar düşman bölgesi derinliklerine doğru gitti.

The treasure was buried in the deepest of the sea. - Hazine, denizin derinliklerine gömüldü.

derinlik
profound
derinlik
{i} abyss
derin
extensive
derin
deeper
derin
profoundness
derin
deep-seated
derin
abstruse
derin
intimate
derin
deed
derin
thorough
derin
full
derinlik
(Askeri) draft
derinlik
amplitude
derinlik
depth moulded
derinlik
dept
derin
abysmal
derin
recondite
derin
deep-rooted
derin
exquisite
derinlik
profoundness
derinlik
reconditeness
derinlik
deepness
derinlik
abysm
derin
fathomless
derin
(Tıp) profundus
derin
(uyku) sound
derin
bottom, depth
derin
religious

Layla had deep religious convictions. - Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.

derin
deep; profound; (uyku) sound, deep; extensive, deep, thorough
derin
(Tıp) house
derin
home
derinlik
profundity
derinlik
depth; deepness; profundity
derinlik
depth; depths
derinlik
the distant past
derinlik
perspective
derinlik
distance from the front to the back (of a military unit)
Турецкий язык - Турецкий язык
amak
Derin
(Osmanlı Dönemi) SÜHBE
Derin
(Hukuk) AMİK
Derinlik
(Osmanlı Dönemi) MAAKAT
Derinlik
umk
Derinlik
(Osmanlı Dönemi) AMAKA
Derinlik
(Osmanlı Dönemi) KAARET
Derinlik
amakat
derin
Yoğun: "Bu büyük köşkü derin bir sessizlik kapladı."- M. Ş. Esendal
derin
Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan
derin
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan
derin
Yoğun
derin
İçten gelen
derin
Yüzeyden içeri inen
derin
Uzun süren
derin
Uyanılması güç, ağır
derin
Uyanılması güç, ağır (uyku)
derin
Uzun süren: "Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi."- P. Safa
derin
Dip
derin
Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan
derin
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan: "Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor."- Ö. Seyfettin
derin
Dip: "Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde."- Y. K. Beyatlı
derin
Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan: "Üzerindeki tesirleri ölçmek için derin tetkikler yapmak lazımdır."- F. R. Atay. İçten gelen
derinlik
Özüne inerek ayrıntılarıyla kavrama gücü
derinlik
Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı
derinlik
Yanaşık veya dağınık düzende bulunan bir birliğin en ileride olan kısmının başından, en geride bulunan kısmının sonuna kadar olan uzaklık: "Beş, altı yüz metre derinliği olan bir topçu müfrezesini yanlayıp geçmek epeyce zormuş."- A. Gündüz
derinlik
Yanaşık veya dağınık düzende bulunan bir birliğin en ileride olan kısmının başından, en geride bulunan kısmının sonuna kadar olan uzaklık
derinlik
Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağıza olan uzaklığı
derinlik
Varlığı ortaya çıkarılamamış, kanıtlanamamış şey
derinlik
Varlığın içi, özü
derinlik
Bulunulan yere göre uzakta olan yer
derinlik
Varlığın içi, özü: "Ta yüreğinin derinliklerinden gelen ağlama sesi."- Y. K. Karaosmanoğlu
derinlik
Borsada az sayıda hisse senedinin el değiştirmesi
derinlik
Bir cismin en ve boy dışındaki üçüncü boyutu
derinlikler
Избранное