He buys and sells leather goods.
- O, deri eşyalar alır ve satar.
That football is made of genuine leather.
- O futbol topu gerçek deriden imal edilmiştir.
She is all skin and bone.
- O bir deri bir kemik.
It was a cat starved to skin and bones.
- Bir deri bir kemik açlıktan ölmüş bir kediydi.
She fell into a profound sleep.
- O derin bir uykuya daldı.
He fell into a deep sleep.
- O derin bir uykuya daldı.