derecelendirilir

listen to the pronunciation of derecelendirilir
Турецкий язык - Английский Язык
grades
National system of levels to measure a trampolinists ability
internationally diamond grades for primary deposits are stated both in carats per tonne (ct/t) and carats per 100 tonnes (ct/100t) In the case of alluvial deposits industry practice is to quote grades in carats per tonne or carats per cubic metre
A, B, C (Non-passing grades are Not Recorded, which we refer to as "NR ")
A student's results in course work are called "grades " The top grade is an "A," then "B", "C", "D," and "F " A student who earns an "F" will not receive any credit for the course Under special circumstances, students may receive an "I," or "incomplete," and they have an extended period to complete the course work See Student Handbook, pp 41-42
Various qualities of a commodity
All grades have a numerical value; that is: "A"=4 0, "B"=3 0, "C"=2 0, "D"=1 0, "F"=0 A grade point is the numerical value multiplied by the number of units For example, if you get a "C" in a three-unit class, the result is 3 (units) multiplied by 2 (the value of the "C" grade), for a total of 6 grade points
the letter grade given for a CAT The order is (from highest to lowest): A+, A, B+, B, C+, C D+, D, E+, E or UG
Grades are assigned by individual instructors following assessment procedures (i e tests, recitals etc ) described in the course syllabus (see "Syllabus") The manner by which grades are calculated varies from instructor to instructor, but this should also be laid out in the course syllabus Some instructors "curve" grades, but most do not The points required for an "A" etc also vary, and this should also be stated in the course syllabus
plural of grade
Letters used to indicate the quality of academic work completed in a given course: A, A - , B+, B, B - , C+, C, C - , D+, D, D - , F, I, S, U, P, N, W
third-person singular of grade
derece
degree

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

She received a doctor's degree. - O bir doktora derecesi aldı.

derece
rating

Tom's approval rating is dropping. - Tom'un onay derecesi düşüyor.

derece
extent

To some extent, you can control the car in a skid. - Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz.

To some extent I agree with you. - Bir dereceye kadar seninle aynı fikirdeyim.

derece
rate
derece
scale

These are graded on a hundred-point scale. - Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.

derece
rank
derece
grade

We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed. - Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.

She got good grades in English. - O, İngilizcede iyi dereceler aldı.

derece
stage
derece
step
derece
(Bilgisayar) deg

It is ten degrees below zero now. - Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece.

The thermometer reads three degrees below zero. - Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.

derece
degrees

The thermometer reads three degrees below zero. - Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

derece
(Ticaret) points
derece
temperature

To find degrees in centigrade, subtract 32 from the Fahrenheit temperature, then multiply by 5/9. - Santigrat dereceyi bulmak için, fahrenhayt ısıdan 32 çıkar, sonra 5/9 ile çarp.

My temperature is 38 degrees. - Benim ısım 38 derecedir.

derece
point

Under normal conditions, the boiling point of water is 100 degrees Celsius. - Normal şartlar altında, suyun kaynama sıcaklığı 100 santigrat derece.

This is an extremely important point. - Bu son derece önemli bir konu.

derece
range

Because the distance between the Sun and Mars varies, temperatures range from -125 degrees Celsius in the Martian winter to 22 degrees Celsius in the Martian summer. - Güneş ve Mars arasındaki mesafe değiştiği için, sıcaklıklar Mars kışında -125 santigrat derece ile Mars yazında 22 santigrat derece arasında değişir.

derece
level

Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels. - Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.

Water boils at 100 degrees Celsius at sea level. - Su, deniz seviyesinde 100 santigrat derecede kaynar.

derece
remove
derece
degree; rank, grade; extent, point; thermometer
derece
thermometer

The thermometer says it's thirty degrees. - Termometre otuz derece olduğunu söylüyor.

The thermometer reads three degrees below zero. - Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.

derece
clinical thermometer
derece
gradation
derece
pitch
derece
States
derece
rank, degree, grade
derece
standard
derece
so ... (that)
derece
degree , grade
derece
{i} measure

The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular. - Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.

derece
notch
derece
chop
derece
regulo
derece
stending
derece
dignity
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение derecelendirilir в Турецкий язык Турецкий язык словарь

DERECE
(Osmanlı Dönemi) (C.: Derecât) Yukarıya çıkacak basamak
DERECE
(Osmanlı Dönemi) Dairenin bölündüğü dilim. 360 kısmın beheri ki, açıları ölçmeye yarar
DERECE
(Osmanlı Dönemi) Miktar, rütbe
DERECE
(Osmanlı Dönemi) Termometrenin bölündüğü kısımların beheri. Mertebe, paye
Derece
(Osmanlı Dönemi) SÜLLEM
Derece
(Osmanlı Dönemi) REYM
Derece
(Osmanlı Dönemi) SURE
Derece
grado
Derece
tabaka
derece
Sporda başarı gösterme
derece
Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe: "Hukuk tahsilini Paris'te bitirmiş, birinci derece diploma almıştı."- Ö. Seyfettin. Ölçü aletlerinin ölçeğinde belirtilmiş bulunan başlıca bölümlerden her biri
derece
Ölçü aletlerinin ölçeğinde belirtilmiş bulunan başlıca bölümlerden her biri
derece
Sıcaklıkölçer, termometre
derece
Başarı gösterme
derece
Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe
derece
Bir çemberin 360'ta birine eşit olan açı birimi
derece
Sıcaklık ölçer, termometre
derece
Denli, kadar: "Beyoğlu'nda bu derece itibar görmemişti."- E. E. Talu
derece
Bir çözeltinin yoğunluğunu ölçmede kullanılan birim
derece
Denli, kadar
derecelendirilir
Избранное