depleted; in a state of exhaustion

listen to the pronunciation of depleted; in a state of exhaustion
Английский Язык - Турецкий язык

Определение depleted; in a state of exhaustion в Английский Язык Турецкий язык словарь

exhausted
{s} tükenmiş
exhausted
bitkin

O, eve vardığında bitkindi. - He was exhausted when he got home.

Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü. - Lack of food had left him weak and exhausted.

exhausted
(sıfat) tükenmiş, bitmiş, canı çıkmış, takâtsiz, bitkin, dermansız, turşu gibi, bezgin, bitap, halsiz
exhausted
çok yorgun

Tom çok yorgun geldi. - Tom arrived exhausted.

Dağın zirvesine varmak için hâlâ yarıdan fazla gidecek yolumuz var. Gerçekten çok yorgun musunuz? - We still have more than halfway to go to get to the top of the mountain. Are you really already exhausted?

exhausted
{s} bitmiş

Tom duvarın dibine yığıldı, bitmiş ve zavallı olarak. - Tom slumped against the wall, exhausted and miserable.

exhausted
komalık
exhausted
turşusu çıkmak
exhausted
hoşaf gibi
exhausted
cansız düşmek
exhausted
haşatı çıkmak
exhausted
bezmiş
exhausted
tükenmiş (yorgun vb)
exhausted
canı burnunda olmak
exhausted
imanı gevremek
exhausted
iflahı kesilmek
exhausted
helak olmak
in a state
bir devlet
exhausted
{s} yorgun, bitkin
exhausted
[adj] tükenmiş
exhausted
{s} bitap

Bir dakikadan daha az süre koştuktan sonra bitap düşerim. - I get exhausted after running for less than a minute.

Bitap düşmeden önce sadece bir dakikadan daha az süreyle koşabilirim. - I can only run for less than a minute before getting exhausted.

exhausted
{s} turşu gibi
Английский Язык - Английский Язык
exhausted

The exhausted mine was worthless once all the ore had been extracted.

in a state
agitated and anxious
depleted; in a state of exhaustion

    Расстановка переносов

    depleted; in a state of ex·haus·tion

    Произношение

Избранное