Şiddetli yağmur, onların kalkışını erteledi.
- The heavy rain made them put off their departure.
Trenin kalkışı ertelenecek.
- The train's departure will be delayed.
Onunla Hawai'ye gidişimizi hiç unutmayacağım.
- I'll never forget going to Hawaii with her.
Gidişini hiçbir şey durdurmaz.
- Nothing will stop his going.
Odalar, ayrılış gününde saat on bire kadar boş bırakılmalıydı.
- Rooms should be left vacant by eleven a.m. on the day of departure.
Ayrılış tarihinizi öğrenebilir miyim?
- May I know the date of you departure?
Kapı ayrılmadan 20 dakika önce kapatılır.
- Gate closes 20 minutes before departure.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
Gidişini Pazara kadar erteledi.
- He put off his departure till Sunday.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
- He decided he would put off his departure.
Çim'de, hareket istasyonuna gitmek ve tren biletleri orada almak zorundasın.
- In China, you have to go to the departure station and buy train tickets there.
Köprünün üstünde giden trene bak.
- Look at the train going over the bridge.
Moncloa'ya giden trene binin.
- Take the train that's going to Moncloa.
Böyle gidişatı onaylamıyorum.
- I don't approve of such goings-on.
Ye put now uppon me that I sholde be causer of hys departicion – God knowith his was ayenste my wyll .
... But now we are going to look at every departure, every ...