denizde

listen to the pronunciation of denizde
Турецкий язык - Английский Язык
at sea; afloat
afloat
offshore

Offshore drilling costs are rising. - Denizde sondaj masrafları artıyor.

the high sea
at sea

They were lost at sea, at the mercy of wind and weather. - Onlar rüzgar ve havanın elinde, denizde kayboldular.

Many men died at sea. - Birçok erkek denizde öldü.

on the water
deniz
sea

Aren’t they on the sea during the night? - Geceleyin denizde değiller miydi?

We used to go to the seaside on holiday. - Tatilde deniz kenarına giderdik.

denizde ölenlerin kabri
davy jones's locker
Denizde balık pazarı olmaz
(Atasözü) It is unwise to negotiate what is not in hand
Denizde kum onda para
a) in clover, loaded b) He has pots of money, He is rolling in money
denizde balık something
not yet in hand, a bird in the bush
denizde boğulmak
go to Davy Jones's locker
denizde ikmal UNREP
(Askeri) underway replenishment
denizde ikmal tahkimatı
(Askeri) underway replenishment consolidation
denizde kum, onda para
(Konuşma Dili) He has as much money as there is sand in the sea
denizde yaşam güvenliği
(Askeri) safety of life at sea
denizde önceden konuşlandırma gemisi; çağrı işlemci koruması; Askeri Posta Servi
(Askeri) maritime pre-positioning ship; message processor shelter; Military Postal Service
deniz
naval

He was head of America's Naval War College. - O, Amerika'nın Deniz Harp Okulunun başkanıydı.

In the Cold War era, Soviet naval and air bases existed in Cuba and Vietnam. - Soğuk Savaş döneminde Küba ve Vietnam'da Sovyet deniz ve hava deniz üsleri vardı.

deniz
nautical
deniz
deep

The treasure was buried in the deepest of the sea. - Hazine, denizin derinliklerine gömüldü.

Do you have deep sea phobia? - Derin deniz fobisine sahip misin?

deniz
drink

Drinking seawater can be deadly to humans. - Deniz suyu içmek insanlar için ölümcül olabilir.

You can't drink seawater because it's too salty. - Deniz suyunu içemezsin çünkü su çok tuzlu.

deniz
saltwater
deniz
blue

He reached the blue sea. - O, mavi denize ulaştı.

The blue whale is the largest marine mammal, and the largest mammal on earth. - Mavi balina en büyük deniz memelisi olup, dünyadaki de en büyük memelidir.

deniz
earth

The blue whale is the largest marine mammal, and the largest mammal on earth. - Mavi balina en büyük deniz memelisi olup, dünyadaki de en büyük memelidir.

The earthquake created a tremendous sea wave. - Deprem büyük bir deniz dalgası yarattı.

deniz
(Askeri) marine city
deniz
waters

Warmer waters harm coral reefs and alter the distribution, abundance, and productivity of many marine species. - Isıtıcı sular, mercan resiflerine zarar verir ve birçok deniz türünün verimini, bolluğunu ve üretkenliğini değiştirir.

Gemilerin Denizde Sebep Olduğu Kirlenmeyi Önleme Uluslar Arası Sözleşmesi
(Askeri) International Convention for the Prevention of Pollution from Ships
Yabancı Tarım Ofisleri (USDA); frekans tahsis alt komitesi; denizde yakıt ikmali
(Askeri) Foreign Agricultural Service (USDA); frequency assignment subcommittee; fueling at sea; functional account symbol
deniz
sea; maritime, marine; naval, nautical
deniz
the blue; the briny
deniz
the waters
deniz
marine

Tom joined the Marine Corps. - Tom deniz piyadelerine katıldı.

He's a marine biologist. - O bir deniz biyoloğu.

deniz
thalasso
deniz
sea, ocean
deniz
waves, sea; a swell
deniz
the wave

He was carried by the waves away from the shore and out to sea. - Dalgalar tarafından kıyıdan denize doğru sürüklendi.

deniz
maritime

They went to the maritime museum. - Onlar denizcilik müzesine gitti.

deniz
the deep

The treasure was buried in the deepest of the sea. - Hazine, denizin derinliklerine gömüldü.

Very little is known about the deep sea. - Derin deniz hakkında çok az şey biliniyor.

deniz
brine
deniz
the waves

He was carried by the waves away from the shore and out to sea. - Dalgalar tarafından kıyıdan denize doğru sürüklendi.

deniz
marine, maritime, nautical, naval
deniz
main
deniz
the blue

He reached the blue sea. - O, mavi denize ulaştı.

The blue whale is the largest marine mammal, and the largest mammal on earth. - Mavi balina en büyük deniz memelisi olup, dünyadaki de en büyük memelidir.

deniz
briny
deniz
biocycle
deniz
flood

Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water. - Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.

deniz
the briny
deniz
zee
deniz
seaman

Many moons ago, I was a seaman. - Çok uzun zaman önce ben bir denizciydim.

Sami became an accomplished seaman. - Sami başarılı bir denizci oldu.

deniz
maria

Tom considered Maria to be the most beautiful mermaid he had ever seen. - Tom, Maria'yı şimdiye kadar gördüğü en güzel deniz kızı olarak kabul ediyordu.

karada ve denizde yaşayan
amphibious
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение denizde в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Deniz
derya
Deniz
(Hukuk) BAHR
Deniz
(Osmanlı Dönemi) RAMUZ
Deniz
(Osmanlı Dönemi) HUDARE
Deniz
(Osmanlı Dönemi) MESCUR
Deniz
(Hukuk) BAHİR
Deniz
(Osmanlı Dönemi) TIM
deniz
Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi
deniz
Dalga olma durumu
deniz
Geniş alan
deniz
Bir okyanus ile bağı olan ve büyük bir alanı kaplayan ve genellikle tuzlu olan su birikintisi
deniz
Sınırsız genişlik, çokluk, yoğunluk
deniz
Bu su kütlesinin belirli bir parçası
deniz
Aydaki düzlükler
denizde
Избранное