This sea lion can balance a ball on its nose.
- Bir deniz aslanı burnunda bir topu dengeleyebilir.
Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
- Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.
I balanced my checkbook while you were washing clothes.
- Sen giysileri yıkarken ben çek defterini dengeledim.
Tom is good at balancing things on his head.
- Tom şeyleri kafasında dengelemekle iyi.