dene

listen to the pronunciation of dene
Английский Язык - Турецкий язык
deniz kıyısındaki kumlu yol
{i} korulu derin vadi
{i} kum tepeciği
{i} kumlu sahil yolu
deniz kenarında bulunan kumlu yol veya tepe
dene hole
yapay mağara
Турецкий язык - Турецкий язык
Buğday
Английский Язык - Английский Язык
a valley, especially the deep valley of a stream or rivulet
a sand dune by the seashore
A sandy tract or dune by the seashore
{i} narrow wooded valley; dune by the seashore
Dene-Yeniseian
A proposed language family linking the Na-Dene languages of North America and the Yeniseian languages of Siberia
Na-Dene
A major language family consisting of Tlingit, Eyak and the Athabascan languages, spoken in large parts of North America
na-dene
a family of North American Indian languages
Турецкий язык - Английский Язык
{f} experienced

He is young, but experienced. - O genç ama deneyimli.

A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way. - Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.

(Bilgisayar) try it
{f} tried

He tried solving the problem. - Problemi çözmeyi denedi.

When I was young, I tried to read as many books as I could. - Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.

try out

He couldn't wait to try out his new surfboard. - Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.

I'd like to try out this new model before I buy it. - Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.

{f} experiencing
{f} trying

It's no use trying anything. - Bir şey denemenin faydası yok.

It is no use trying again. - Tekrar denemenin faydası yok.

assay
{f} try

Older people are often afraid of trying new things. - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.

Please try me for the job. - İş için beni deneyin, lütfen.

{f} experience

Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad. - Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.

According to my experience, it takes one year to master French grammar. - Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.

{f} sample

Sami tried a few samples, but he didn't buy. - Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.

dene istersen
(Argo) give it a burl
dene kadar uygulamada kalır
(Politika, Siyaset) it shall apply fromto
kere dene
(Bilgisayar) times
yine dene
(Bilgisayar) try again
hepsini bir kez dene
(Bilgisayar) round robin
hepsini birer kez dene
(Bilgisayar) round robin
dene

    Произношение

    Этимология

    [ 'dEn ] (noun.) before 12th century. From Middle English, from Old English denu
Избранное