delikçi

listen to the pronunciation of delikçi
Турецкий язык - Английский Язык
puncher
A person who punches (in a specified manner)
{i} engraver, person or thing that carves; tool for carving or engraving
a hired hand who tends cattle and performs other duties on horseback
The skilled programmer who makes the tapes for embroidery machines
a tool for making (usually circular) holes
someone who delivers punches
needle that actually sticks the hole in a card
The terms puncher and digitizer are often interchanged in embroidery Puncher originated with the creators of Jacquard punch cards and Schiffli Refers to the person who used the punch machine to translate the embroidery cartoon into an embroidery tape to be read by an embroidery machine Punchers entered every stitch of the design by aligning a stylus over the cartoon and pressing a button punching a hole on the card or tape or producing a machine movement Digitizing is done by entering points which the embroidery software/computer or machine translates into stitches
One who, or that which, punches
delik
hole

Tom only had one pair of socks and they had holes in them. - Tom'un sadece bir çift çorabı vardı ve onların delikleri vardı.

The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes. - Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.

delik
hollow
delik
vent
delik
bore
delik
orifice
delik
hole, opening, orifice, outlet, aperture, slot, rent; jail, jug, clink, the cooler, the can" " tutukevi; bored, pierced
delik
{i} prison

The prisoner dug a hole under the prison wall. - Mahkûm cezaevi duvarının altında bir delik açtı.

delik
{i} port
delik
{i} stir
delik
prick
delik
blowout
delik
(Gıda) pinhole
delik
break-through
delik
(Arılık) spiracle
delik
nozzle
delik
leaky
delik
venthole
delik
clink
delik
drill
delik
outlet
delik
rent
delik
slot
delik
eyelet
delik
aperture
delik
eye

Tom has a pierced eyebrow. - Tom'un delikli bir kaşı var.

delik
perforation
delik
nutcase
delik
mortise
delik
in the hole
delik
mortice
delik
hole, opening, orifice
delik
opening
delik
bored, pierced, drilled, perforated
delik
slang prison, jail, jug, clink, cooler, lockup
delik
punctured
delik
vent hole
delik
(sivri uçla) prick
delik
ventage
delik
cavity
delik
(Anatomi) foramen
delik
den

Black holes are very dense. - Kara delikler çok yoğundur.

delik
os
delik
eyehole
delik
plughole
delik
puncture
delik
(Tekstil) snag
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение delikçi в Турецкий язык Турецкий язык словарь

DELİK
(Osmanlı Dönemi) Rüzgârın yerden savurup tozuttuğu toprak
DELİK
(Osmanlı Dönemi) Hurma ve yağdan yapılan bir yemek
DELİK
(Osmanlı Dönemi) Oğmaç aşı
Delik
(Hukuk) FETHA
Delik
nukbe
Delik
murş
Delik
sakb
delik
Ceza evi
delik
Delinmiş: "Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum."- H. S. Tanrıöver
delik
Dar, küçük çukur: "Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı."- S. F. Abasıyanık
delik
Dar, küçük açıklık
delik
Delinmiş
delik
Küçük hayvan yuvası
delik
Dar, küçük açıklık; dar, küçük çukur
delikçi
Избранное