I've worn holes in my socks.
- Delik çoraplarımı giydim.
Tom only had one pair of socks and they had holes in them.
- Tom'un sadece bir çift çorabı vardı ve onların delikleri vardı.
The prisoner dug a hole under the prison wall.
- Mahkûm cezaevi duvarının altında bir delik açtı.
Black holes are very dense.
- Kara delikler çok yoğundur.
Tom has a pierced eyebrow.
- Tom'un delikli bir kaşı var.