O şarküterideki yiyecekten hoşlanmıyorum.
- I don't like the food at that deli.
Beşinci Cadde ve Harvey Caddesinin köşesindeki şarküteride çok et vardır.
- There are a myriad of meats at the deli on the corner of Fifth and Harvey Street.
This noise is driving me crazy.
- Bu gürültü beni deli ediyor.
Most people think I'm crazy.
- Birçok kişi deli olduğumu düşünür.
Tom is driving me mad.
- Tom beni deli ediyor.
Tom worked like a madman.
- Tom bir deli gibi çalıştı.
Tom acted like a madman.
- Tom bir deli gibi davrandı.
Many people also considered him a madman.
- Birçok kişi ayrıca onun bir deli olduğunu düşünüyordu.
Tom was deliriously happy.
- Tom delicesine mutluydu.
Tom said that Mary was delirious.
- Tom, Mary'nin delirmiş olduğunu söyledi.
Prisons are full of lunatics.
- Cezaevleri delilerle dolu.
I've dated a lunatic.
- Bir deli ile birlikte oldum.
Don't put me in a straitjacket, because I'm not crazy.
- Beni deli gömleğine koyma, çünkü deli değilim.
They put Tom in a straitjacket.
- Onlar Tom'a deli gömleği giydirdiler.
She has extreme colonial mentality. She is crazy for Spanish culture.
- Onun aşırı sömürge zihniyeti var. O, İspanyol kültürü için deli oluyor.
Tom laughed hysterically for no reason.
- Tom nedensizce deli gibi güldü.
He acted like a madman.
- O, bir deli gibi hareket etti.
Tom worked like a madman.
- Tom bir deli gibi çalıştı.
Tom ran like crazy to catch up with Mary.
- Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu.
Her dog started barking like crazy.
- Onun köpeği deli gibi havlamaya başladı.
He behaves as if he were insane.
- Delirmiş gibi davranıyor.
Tom is insanely jealous.
- Tom delicesine kıskanıyor.
Tom looked pretty distracted.
- Tom oldukça deli görünüyordu.
Tom seems slightly distracted.
- Tom hafiften deli gibi görünüyordu.