deliği

listen to the pronunciation of deliği
Турецкий язык - Английский Язык
mounting hole
delik
hole

Tom only had one pair of socks and they had holes in them. - Tom'un sadece bir çift çorabı vardı ve onların delikleri vardı.

I've worn holes in my socks. - Delik çoraplarımı giydim.

kıç deliği
asshole
deliği genişletmek
ream
deliği genişletmek
rebore
denetim deliği
control hole
delik
hollow
delik
vent
delik
bore
baca deliği
flue
delik
orifice
delik
hole, opening, orifice, outlet, aperture, slot, rent; jail, jug, clink, the cooler, the can" " tutukevi; bored, pierced
delik
{i} prison

The prisoner dug a hole under the prison wall. - Mahkûm cezaevi duvarının altında bir delik açtı.

delik
{i} port
göt deliği
(Argo) ass hole
delik
{i} stir
anahtar deliği
key-hole
baca deliği
vent
baca deliği
(İnşaat) flue stop
baca deliği
chimney flue
burun deliği
(Denizbilim) naris
delik
prick
delik
blowout
delik
(Gıda) pinhole
delik
break-through
delik
(Arılık) spiracle
delik
nozzle
delik
leaky
delik
venthole
delik
clink
delik
drill
fare deliği
mouse hole
fare deliği
rathole
frengi deliği
(Askeri) scupper hole
göt deliği
(Argo) asshole
montaj deliği
mounting hole
delik
outlet
delik
rent
delik
slot
delik
eyelet
delik
aperture
delik
eye

Tom has a pierced eyebrow. - Tom'un delikli bir kaşı var.

delik
perforation
delik
nutcase
delik
mortise
burun deliği
nostril

Sami had a little bit of blood coming from his nostril. - Sami'de burun deliğinden gelen biraz kan vardı.

I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril. - Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.

delik
in the hole
mazgal deliği
Loophole
ozon deliği
Ozone hole
vida deliği
screw hole
anahtar deliği
keyhole

Tom looked through the keyhole. - Tom anahtar deliğinden baktı.

I can't find the keyhole. - Anahtar deliğini bulamıyorum.

ayar deliği
adjusting eye
baca deliği
flue, vent
baca deliği bloğu
chimney block
balinanın hava deliği
blowhole
balinanın su fışkırtma deliği
spout hole
balinanın su fışkırtma deliği
spout
basınç yönlendirme deliği
(Otomotiv) pressure directing aperture
besleme deliği
(Arılık) feed hole
bijon deliği çapı
(Otomotiv) stud hole diameter
budak 1 deliği/gözü
knothole
budak deliği
knothole
buhar deliği
porthole
buhar deliği
port
buhar deliği
steam port
burun deliği
(su samuru) vent
civata deliği
bolt hole
cüruf deliği
floss
cüruf deliği
floss hole
delik
mortice
delik
hole, opening, orifice
delik
opening
delik
bored, pierced, drilled, perforated
delik
slang prison, jail, jug, clink, cooler, lockup
delik
punctured
delik
vent hole
delik
(sivri uçla) prick
delik
ventage
delik
cavity
delik
(Anatomi) foramen
delik
den

Black holes are very dense. - Kara delikler çok yoğundur.

delik
os
delik
eyehole
delik
plughole
delik
puncture
delik
(Tekstil) snag
dingil deliği
axle hole
dondurma deliği
freezing hole
dren deliği
weephole
dren deliği
weep hole
duman deliği
smoke-hole
döküm deliği
sprue
döküm deliği
ingate
egzoz deliği
(Otomotiv) exhaust port
egzoz çıkışı deliği
exhaust port
el deliği
hand hole
elek deliği aralığı
opening of a mesh
elek deliği aralığı
screen opening
elek deliği aralığı
sieve opening
elek deliği aralığı
sieve aperture
elek deliği açıklığı
sieve opening
elek deliği açıklığı
sieve aperture
elek deliği açıklığı
opening of a mesh
emme deliği
(Otomotiv) induction port
emme deliği
(Otomotiv) intake port
emme deliği
admission port
enjeksiyon deliği
grout hole
enjeksiyon deliği
injection hole
enjeksiyon deliği açılması
grout hole drilling
fare deliği
1. mouse hole. 2. hiding place
fare deliği
mousehole

The cat waited in front of the mousehole for over ten minutes. - Kedi, fare deliğinin önünde on dakikayı aşkın bekledi.

frengi deliği
naut . scupper hole
frengi deliği
scupper
frengi deliği
(gemi) scupper
fıçı deliği
bung
fıçı deliği
bunghole
gaz deliği
gas port
gaz deliği
porthole
gaz deliği
port
göbek deliği
umbilicus
göbek deliği
belly button

Mary wants to get her belly button pierced. - Mary göbek deliğini deldirmek istiyor.

göbek deliği
big hole
göbek deliği
belly-button
göt deliği
asshole [sl.]
göt deliği
arsehole [sl.]
gözetleme deliği
peep hole
gözetleme deliği
observation port, observation hole
gözetleme deliği
loophole
gözetleme deliği
spyhole
gözetleme deliği
Judas
hava boşaltma deliği
air vent, vent hole
hava deliği
vent
hava deliği
air bleed, air hole, blowhole
hava deliği
air passage
hava deliği
1. ventilation hole. 2. ventilation conduit (in a building)
hava deliği
blowhole
hava deliği
vent hole
hava deliği
(balina vb.) spiracle
havalandırma deliği
bleeder
havalandırma deliği
funnel
havalandırma deliği
vent hole
huzme deliği
beam hole
iniş deliği
manhole
it deliği
can, jug, poky
iğne deliği
pinhole

You can build a pinhole camera with a shoe box. - Bir ayakkabı kutusuyla, bir iğne deliği kamerası yapabilirsiniz.

iğne deliği
needle's eye
iğne deliği
eye of a needle
iğne deliği
a) the eye of a needle b) pinhole, pinprick
iğne deliği/gözü the eye of
a needle
işlev deliği
function hole
kale duvar deliği
crenel
kapı gözetleme deliği
peepscope
kod deliği
code hole
kontrol deliği
inspection hole
kıç deliği
asshole [sl.]
lamba deliği
lamp hole
lağım deliği
blast hole
loça deliği
hawse hole
matkap deliği
auger hole
mazgal deliği
(Hukuk) loopholes
mazgal deliği loophole
(in a fortification)
med cezir deliği
tidal bore
merkez deliği
centre hole
merkez deliği
(Otomotiv) center hole
merkezleme deliği
machining centre
merkezleme deliği
taphole
muayene deliği
(Havacılık) inspection port
muayene deliği
inspection hole
oluk deliği
limber hole
omur deliği
(Anatomi,Hayvan Bilim, Zooloji) spinal foramen
on iki deliği
(Bilgisayar) twelve punch
parmak deliği
thumbhole
pim deliği
pin hole
piston pim deliği
(Otomotiv) piston pin hole
piston pim deliği
(Otomotiv) piston pin bore
pivot mil deliği
(Otomotiv) pivot shaft hole
poyra deliği hole
in the center of a hub
punta deliği
centre hole
soluk deliği
(Biyoloji) stigmate
solunum deliği
spiracle
sondaj deliği
borehole
sızıntı deliği
leakage hole
tahliye deliği
bleed port
tapa deliği
spilehole
taze hava emme deliği
fresh air inlet
temizleme deliği
cleanout hole
tepe deliği/mazgalı
machicolation
torna çevirme deliği
turning hole
transfer deliği
(Otomotiv) transfer port
yağ deliği
oil hole
yoklama deliği
borehole
yılan deliği
snake's burrow
zıvana deliği
mortise
ölçü deliği
measuring orifice
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение deliği в Турецкий язык Турецкий язык словарь

DELİK
(Osmanlı Dönemi) Rüzgârın yerden savurup tozuttuğu toprak
DELİK
(Osmanlı Dönemi) Hurma ve yağdan yapılan bir yemek
DELİK
(Osmanlı Dönemi) Oğmaç aşı
Delik
(Hukuk) FETHA
Delik
nukbe
Delik
murş
Delik
sakb
budak deliği
Tahtalardaki budak yerinin çıkarılmasından sonra açılan boşluk
burun deliği
Burnun iki boşluğundan her biri
delik
Ceza evi
delik
Delinmiş: "Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum."- H. S. Tanrıöver
delik
Dar, küçük çukur: "Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı."- S. F. Abasıyanık
delik
Dar, küçük açıklık
delik
Delinmiş
delik
Küçük hayvan yuvası
delik
Dar, küçük açıklık; dar, küçük çukur
fare deliği
Gizlenecek yer
gözetleme deliği
Kapının dışındakileri görmeye yarayan ve kapı ortasında açılmış mercekli delik
hava deliği
Bir şeyin içindeki havanın yenilenmesine yarayan delik
iğne deliği
İğnenin arkasında iplik geçirilen delik
deliği
Избранное