degistir

listen to the pronunciation of degistir
Турецкий язык - Английский Язык

Определение degistir в Турецкий язык Английский Язык словарь

değiştir
{f} varied
değiştir
(Bilgisayar) toggle
değiştir
(Bilgisayar) replace with
değiştir
(Bilgisayar) change to
değiştir
(Bilgisayar) exchange

I exchanged seats with her. - Onunla koltukları değiştirdim.

I exchanged yen for dollars. - Yen'i dolarla değiştirdim.

değiştir
(Bilgisayar) replace

Please replace the empty ink cartridge in the printer. - Yazıcının boş mürekkep kartuşunu lütfen değiştir.

They replaced the defective TV with a new one. - Arızalı TV yi yenisiyle değiştirdiler.

değiştir
(Bilgisayar) alternate
değiştir
alter

She had to alter her dress by herself. - Elbisesini tek başına değiştirmek zorunda kaldı.

Tom got his suit altered. - Tom takım elbisesini değiştirdi.

değiştir
transform into
değiştir
{f} modified

Do you think it's dangerous to eat genetically modified food? - Genetiği değiştirilmiş gıda yemenin tehlikeli olduğunu düşünüyor musunuz?

It's almost impossible to avoid eating genetically modified food. - Genetiği değiştirilmiş gıda yemekten kaçınmak neredeyse imkansız.

değiştir
modify

You'll have to modify the height of the table to make it fit. - Onu uygun hale getirmek için tablonun yüksekliğini değiştirmek zorunda kalacaksın.

değiştir
permute
değiştir
amend

The Bill of Rights amended the U.S. Constitution. - İnsan hakları beyannamesi ABD Anayasasını değiştirdi.

Some people want to amend the constitution. - Bazı insanlar anayasayı değiştirmek istiyorlar.

değiştir
{f} commuting
değiştir
{f} changed

A week before she died she changed her will and left her entire fortune to her dog Pookie. - O ölmeden bir hafta önce vasiyetini değiştirdi,bütün servetini köpeği Pookie'e bıraktı.

If it had not been for his wife, he would not have changed his job. - Karısı olmasaydı , o işini değiştirmezdi.

değiştir
transmogrify
değiştir
transform

This book will transform your life. - Bu kitap yaşamınızı değiştirecek.

değiştir
{f} altered

She altered her old clothes to make them look more fashionable. - Eski kıyafetlerini daha modaya uygun hale getirmek için değiştirdi.

She has altered the way she does her hair. - O, saçını yapma tarzını değiştirdi.

değiştir
{f} interchange

Women are interchangeable instruments for a constantly identical pleasure. - Kadınlar sürekli aynı zevk için değiştirilebilir enstrümanlardır.

These two parts are interchangeable. - Bu iki parça değiştirilebilir.

değiştir
commute
değiştir
{f} exchanging

Mary and I, who are twins, used to amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone. - İkiz olan Mary ve ben kimliklerimizi değiştirerek ve herkesi kandırarak kendimizi eğlendirirdik.

Tom is at the bank exchanging money. - Tom bankada para değiştiriyor.

değiştir
supersede
değiştir
switch

Will you switch seats with me? - Benimle yerleri değiştirir misin?

Next time I switch jobs, I need work that will let me make use of the experience I've gained up to now. - Gelecek sefer iş değiştireceğim. Benim şu ana kadar kazandığım deneyimi kullanmama izin verecek işe ihtiyacım var.

değiştir
transforminto
değiştir
{f} change

That will change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That won't change anything. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiş
barter

He was bartering information. - Bilgi değiş tokuş ediyordu.

değiş
swap

Would you like to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misin?

Do you want to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misiniz?

düzen değiştir
(Bilgisayar) change scheme
etiket değiştir
(Bilgisayar) change label
oran değiştir
(Bilgisayar) change ratio
simge değiştir
(Bilgisayar) change icon
stil değiştir
(Bilgisayar) change style
tema değiştir
(Bilgisayar) change theme
değiş
{f} varying

There are varying explanations. - Değişik açıklamalar var.

değiş
vary

Prices vary by location. - Fiyatlar konuma göre değişir.

Tastes in music vary from person to person. - Müzikte zevkler kişiden kişiye değişir.

değiş
{f} ranging

In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. - Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.

Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest. - 12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.

değiş
{f} range

In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius. - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

Because the distance between the Sun and Mars varies, temperatures range from -125 degrees Celsius in the Martian winter to 22 degrees Celsius in the Martian summer. - Güneş ve Mars arasındaki mesafe değiştiği için, sıcaklıklar Mars kışında -125 santigrat derece ile Mars yazında 22 santigrat derece arasında değişir.

değiş
{f} change

That'll change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That will change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiş
{f} changing

Tom's favorite singer is always changing. - Tom'un favori şarkıcısı sürekli değişiyor.

If you request a further discount, we suggest changing the terms of payment. - Daha fazla bir indirim talep ederseniz, ödeme koşullarını değiştirmeyi öneririz.

değiş
{f} alternating
değiş
{f} altering

I'm tired of altering my plans every time you change your mind. - Senin her fikrini değiştirdiğin zaman planlarımı değiştirmekten usandım.

He's proposing a suggestion for altering the research method. - O araştırma yöntemini değiştirmek için bir öneri teklif ediyor.

değiş
{f} alternate
bul ve değiştir
find and replace , search and replace
değiş
exchange; trade
değiş
contact

If the address changes, please contact us. - Eğer adres değişirse, lütfen bizimle bağlantı kurun.

disket değiştir
(Bilgisayar) change disks
dolgu değiştir
(Bilgisayar) toggle fill
efekt değiştir
(Bilgisayar) modify effect
kimlik değiştir
(Bilgisayar) switch identity
komut değiştir
(Bilgisayar) modify command
komut$değiştir
(Bilgisayar) modifycommand$
konu başlığını değiştir
(Bilgisayar) change title
konum değiştir
(Bilgisayar) modify location
metni değiştir
(Bilgisayar) change text
metni değiştir
change a text
metni yazarken değiştir
(Bilgisayar) replace text as you type
pın kodu değiştir
(Bilgisayar) change pin code
sorgu değiştir
(Bilgisayar) change query
soru değiştir
(Bilgisayar) modify question
tablo değiştir
(Bilgisayar) change table
tamam-değiştir
(Bilgisayar) ok-changeit
zarf değiştir
(Bilgisayar) change envelope
çerçeve değiştir
(Bilgisayar) replace frame
üye durumunu değiştir
(Bilgisayar) change member status
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение degistir в Турецкий язык Турецкий язык словарь

değiş
Bir şey verip yerine başka bir şey alma, mübadele, trampa
değiş
Değme işi veya biçimi
degistir
Избранное