Tom Mary'nin kesinlikle işi kabul etmeyeceğini söylüyor.
- Tom says that Mary definitely won't accept the job.
Tom Fransa'da iken kesinlikle bir ya da iki sanat müzesini ziyaret etmeli.
- Tom should definitely visit an art museum or two while he's in France.
Esperantoda belirsiz artikel yoktur ve sadece bir tane belirli artikel vardır.
- In Esperanto there is no indefinite and only one definite article.
Belirli bir artikel mi arıyorsun?
- Are you looking for a definite article?
Onun Amerika'ya gideceği açık.
- It is definite that he will go to America.
Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.
- It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.
Bana kesin bir cevap ver.
- Give me a definite answer.
Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor.
- Tom definitely knows exactly what happened.
Tamam, tamam, dedi doktor. Ben kesinlikle ona bir göz atacağım.
- Okay, okay, said the doctor. I'll definitely take a look at her.
The mother definitely has love for her child.
... So it's definitely not a coincidence. ...
... definitely the next-- ...