O bu suçlamalara karşı kendini savunmak amacıyla burada değil.
- She's not here for the purpose of defending herself against these accusations.
Tom, mahkemede kendini savunma konusunda daha çok toydu.
- Tom was green behind the ears when it came to defending himself in court.
Tom kendini savunuyordu.
- Tom was defending himself.
Biz aynı nedeni savunuyoruz.
- We are defending the same cause.
Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
- Paris did her best to defend her liberties.
Tom kendini savunmak için hiçbir girişimde bulunmadı.
- Tom made no attempt to defend himself.
Kendini bu suçlamalara karşı korumak için buraya gelmedi.
- She didn't come here to defend herself against these accusations.
Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.
- All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.
Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
- Paris did her best to defend her liberties.
Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
- The defenders checked the onslaught by the attackers.
Brother, seyde Sir Launcelot, wyte you well I am full loth to departe oute of thys reallme, but the quene hath defended me so hyghly that mesemyth she woll never be my good lady as she hath bene..
The vertue is, that neither steele, nor stone / The stroke thereof from entrance may defend .