Yerliler topraklarını istilacılara karşı savunmak zorundalar.
- The natives have to defend their land against invaders.
Tom kendini savunmak için hiçbir girişimde bulunmadı.
- Tom made no attempt to defend himself.
Davalının uyuşturucu bağımlılığı öyküsü yoktur.
- The defendant has no history of drug abuse.
Davalı idama mahkûm edildi.
- The defendant was sentenced to death.
Sanık suçu kabul etti.
- The defendant pleaded guilty.
Biz sanık, Tom Jackson'ı suçsuz buluyoruz.
- We find the defendant, Tom Jackson, not guilty.
Ükemizi yabancı saldırısından korumak zorundayız.
- We have to defend our country from the foreign aggression.
Kendini bu suçlamalara karşı korumak için buraya gelmedi.
- She didn't come here to defend herself against these accusations.
Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.
- It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers.
Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
- They defended their country against the invaders.
Brother, seyde Sir Launcelot, wyte you well I am full loth to departe oute of thys reallme, but the quene hath defended me so hyghly that mesemyth she woll never be my good lady as she hath bene..
The vertue is, that neither steele, nor stone / The stroke thereof from entrance may defend .