deef

listen to the pronunciation of deef
Английский Язык - Турецкий язык

Определение deef в Английский Язык Турецкий язык словарь

deaf
{s} sağır

Sürekli gürültü bizi sağır etti. - The continual noise deafened us.

Helen Keller, kör sağır ve dilsizdi. - Helen Keller was blind, deaf and dumb.

deaf
kulak asmamak
deaf
işitme engelli

O dönemde işitme engelliler için okul yoktu. - No schools for the deaf existed in that era.

Görme engelli mi yoksa işitme engelli mi olmayı tercih edersiniz? - Would you rather be blind or be deaf?

deaf
{s} ağır işiten
deaf
kulak asmayan
deaf
duymazlıktan gelen
deaf
{s} dik başlı
deaf
aldırmamak
deaf
sağır ve dilsiz kimse
deaf
turn a deaf ear to dinlememek
deaf
{s} duyarsız
Английский Язык - Английский Язык
deaf

Then the captain sung out Stand away! and the cannon let off such a blast right before me that it made me deef with the noise and pretty near blind with the smoke, and I judged I was gone.