Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Kararı öğretmenimize bırakalım.
- Let's leave the decision to our teacher.
Bazen çabuk karar almak önemlidir.
- Sometimes it is important to take a decision quickly.
Bir karar almak zorundayız.
- We have to make a decision.
Arkadaşlarımın kararlarını yargılamamaya çalışırım.
- I try not to judge my friends' decisions.
Yargıçlar bir karar verdiler.
- The judges made a decision.
Maria sonuçları unutarak her zaman aceleci kararlar veriyor.
- Maria is always making hasty decisions, forgetting about the consequences.
O kararın geniş kapsamlı ve ciddi sonuçları olacaktır.
- That decision will have far-reaching and serious consequences.
Hükümetin kararı üzerine büyüyen öfke var.
- There's growing anger over the government's decision.
Öğrenciler hükümetin kararına karşı protesto yapıyorlar.
- Students have been protesting against the government's decision.
It's a tough decision, but I'll take vanilla.
He has won twice by knockout, once by decision.
... It's a relatively simple political decision to turn on. ...
... Why don't you tell us a little bit about that decision to ...