Gittikçe daha fazla insan et yemeyi durdurmaya karar veriyor.
- More and more people are deciding to stop eating meat.
Yağmura rağmen biz dışarı çıkmak için karar veriyoruz.
- Despite the rain, we're deciding to go out.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
Tom partide ne giyeceğine karar vermede zorlanıyor.
- Tom is having a hard time deciding what to wear to the party.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
Köpeğimi hangi marka köpek yiyeceği ile besleyeceğime karar vermede güçlük çekiyorum.
- I had trouble deciding which brand of dog food to feed my dog.
Karar vermek sana kalmış.
- It's up to you to decide.
İş için kimi seçeceğine karar vermek sana kalmış.
- It rests with you to decide whom to choose for the job.
İş için kimi seçeceğine karar vermek sana kalmış.
- It rests with you to decide whom to choose for the job.
Tom Boston'da çalışmaya devam edip etmeyeceği konusunda karar vermeliydi.
- Tom needed to decide whether he would continue working in Boston.
İşinden ayrılmaya karar verdi.
- She decided to quit her job.
Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
- I decided to be happy because it's good for my health.
I have decided that it is healthier to walk to work.
Her last-minute goal decided the game.
... about deciding whether we should believe this ...