Büyük bir tartışma değildi.
- It wasn't much of a debate.
Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
Bunu tartışmak istemiyorum.
- I don't wish to debate this.
Gerçekten bunu tartışmak istemiyorum.
- I don't really want to debate this.
Müzakere ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Başkanlık münazarasını izledin mi?
- Did you watch the presidential debate?
Münazara için oda var.
- There's room for debate.
Görüşme bu gece olacak.
- The debate will happen tonight.
Bu görüşmenin saçma seviyesine yaklaştığını düşünüyorum.
- I think this debate is getting close to the level of the absurd.
Bu sorun birçok ekonomist tarafından tartışılmıştır.
- This problem has been debated by many economists.
Sorunu onunla tartışırdım.
- I used to debate the problem with her.
O, tartışmada uyuyor gibi yaptı.
- She pretended to be asleep during the debate.
Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
There has been considerable debate concerning exactly how to format these articles.
Well knew they both his person, sith of late / With him in bloudie armes they rashly did debate.
There was a bit of a debate over who should pay for the damaged fence.
... Because there have been many debates in metro media ...
... I've noticed on all these social media debates that ...